
New York'un tam kalbinde, o meşhur Times Meydanı'nda insanlar bugünlerde oldukça şaşırtıcı bir manzarayla karşılaşıyor. Anadolu'nun bin yıllık geleneği, dünyanın en ikonik meydanlarından birinde kendine yer buldu. Hem de öyle sıradan bir şekilde değil, adeta bir sanat eseri kıvamında.
Aslında olan şu: 'Anadolu'dakiler' adlı olağanüstü proje, bizim bildiğimiz o tanıdık simit ve çayı alıp bambaşka bir boyuta taşıdı. Düşünsenize, gündelik hayatımızın vazgeçilmezi olan bu ikili, şimdi küresel bir kültür elçisine dönüştü. Projenin arkasındaki isimler, bu kadar sade görünen şeylerin aslında ne kadar derin anlamlar taşıdığını tüm dünyaya göstermek istemişler.
Kültürümüzün Lezzet Elçileri
Simit denince aklınıza sadece bir atıştırmalık gelmesin. O, sabah yürüyüşlerinin, vapur yolculuklarının, dost sohbetlerinin sessiz tanığı. Çay ise -aman Allahım- o bambaşka bir alem. Anadolu'da günün her saati demlenir, her hikayeye eşlik eder. İşte bu iki mütevazi ama güçlü sembol, şimdi New York'un o hareketli, renkli, biraz da kaotik atmosferinde kendini gösteriyor.
Projenin sergilendiği anlarda Times Meydanı'ndan geçenlerin yüzündeki şaşkın ifadeler görülmeye değerdi herhalde. Kimi merakla yaklaşıp inceledi, kimi fotoğraf çekti, kimi de belki kendi memleketinin benzer lezzetlerini hatırladı. Çünkü gastronomi dediğiniz şey, aslında evrensel bir dil değil mi?
Anadolu'nun Global Yolculuğu
Bu proje sadece bir sergiden ibaret değil elbette. Daha derinlerde, kültürler arası bir köprü kurma çabası var. Anadolu'nun zengin mutfak kültürünü, onun arkasındaki insan hikayelerini, gelenekleri anlatma niyeti. Belki de en güzeli, bunu yaparken son derece samimi ve otantik bir dil kullanmaları.
Şahsen düşünüyorum da -siz ne dersiniz bilmem- ama böyle projeler aslında kültürel diplomasinin en tatlı hali. Silahsız, sadece lezzet ve samimiyetle kurulan bir iletişim. Times Meydanı gibi her gün milyonlarca insanın geçtiği, dünyanın dört bir yanından turistin uğradığı bir yerde sergilenmesi de ayrıca anlamlı.
Sonuç olarak, bu küçük ama anlamlı proje gösterdi ki; Anadolu'nun kültürel zenginliği, sınırları aşmaya devam ediyor. Simidin susamları, çayın buharı şimdi New York semalarında dolaşıyor. Kim bilir, belki bir sonraki durağı Paris ya da Tokyo olur?