Dün akşam İstanbul'da gözler gökyüzündeydi. Vallahi öyle bir manzaraydı ki, insan 'Bu şehir bayrağını böyle mi sallar?' demekten kendini alamadı. Cumhuriyet'imizin 100. yılında İstanbullular coşkusunu göstermekte hiç geri durmadı.
Boğaz'ın iki yakası âdeta bir ışık denizine dönüştü. Kırmızı ve beyaz ışıkların dansı derken, bir de baktık ki gökyüzünde dev bir Türk bayrağı belirdi. Öyle sıradan bir gösteri değildi hani - insanın tüylerini diken diken eden cinsten.
Gökyüzünde Tarihi Bir Gece
Havai fişekler öyle bir patladı ki, her patlamada insanın yüreği yerinden oynadı. Tam 100. yıla yakışır bir kutlamaydı. İnsanlar sahilleri, parkları, balkonları doldurmuştu. Kimi genç, kimi yaşlı, kimi çoluk çocuk... Hepsinin yüzünde o tarifsiz gurur ifadesi.
Şehrin silueti - o bildiğimiz minareler, kuleler, köprüler - kırmızı ve beyaz ışıklarla yeniden şekillendi. Sanki İstanbul başka bir İstanbul olmuştu. Öyle güzel, öyle anlamlıydı ki...
İnsanların Coşkusu Görülmeye Değerdi
Sahilde yürürken duyduğum bir teyzenin sözleri hâlâ kulağımda: "100 yıl önce atalarımızın verdiği mücadeleyi bugün böyle kutlamak... İnanılmaz!" Haklıydı da. Gençlerin 'Yaşasın Cumhuriyet!' nidaları, çocukların ellerindeki bayraklarla koşturmaları - işte tam da bu yüzden diyorsunuz, bu ülkenin geleceği aydınlık.
Ve o an... Tam Boğaz Köprüsü'nün üzerinde dev Türk bayrağının belirişi. İnsan 'Bu da ne?' derken, bir alkış tufanı koptu. Cep telefonları havaya kalktı, herkes o anı ölümsüzleştirmeye çalıştı.
Belediye yetkililerinin dediğine göre, bu kutlama için aylardır hazırlık yapılıyormuş. Eh, belliydi zaten - öyle gelişigüzel bir organizasyon değildi. Her detayı düşünülmüş, her saniyesi planlanmıştı.
Gece ilerledikçe coşku azalmadı, bilakis arttı. İnsanlar evlerine dağılsa da, o kırmızı beyaz ışıklar gönüllerde yanmaya devam etti. Cumhuriyet'in 100. yılında İstanbul, tarihe not düşen bir kutlamaya imza attı. Görenlerin bir daha unutamayacağı türden...