Tarihe Yolculuk: Lev Tolstoy'un Torunu Yedikule Zindanları'nda!
Tolstoy'un Torunu Yedikule'yi Ziyaret Etti

İstanbul'un kadim surları arasında geçmişe doğru büyüleyici bir yolculuk... Dünya edebiyatının dev ismi Lev Tolstoy'un kanını taşıyan biri, tam da burada, Yedikule Zindanları'nda dolaşıyor. Kont Nikolai Tolstoy - evet, o ünlü yazarın üçüncü kuşak torunu - Bizans'tan Osmanlı'ya uzanan bu tarihi labirentte adeta zamanın ruhunu hissediyordu.

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen bu özel ziyaret, aslında sıradan bir turist aktivitesinden çok daha fazlasıydı. Tolstoy, rehber eşliğinde gezdiği zindanlarda her köşede farklı bir hikaye buldu. Şöyle bir düşünün: "Savaş ve Barış"ın yazarının torunu, yüzyılların hüzünlü tanığı bu duvarlar arasında dolaşıyor. İnsan ister istemez hayallere dalıyor, değil mi?

Tarihin Katmanları Arasında Bir Tolstoy

Zindanların loş koridorlarında yürürken Kont Tolstoy'un yüzündeki ifade gerçekten görülmeye değerdi. Her bir taşın, her bir demir parmaklığın ona ne fısıldadığını merak etmemek elde değil. Belki de dedesinin romanlarındaki gibi, insan ruhunun derinliklerine dair yeni ipuçları arıyordu.

Rehberin anlattıklarına kulak misafiri olduğumda, Tolstoy'un özellikle Bizans dönemine ait bölümlerde daha fazla zaman geçirdiğini fark ettim. Sanki her detayı kaydetmek, bu tarihi dokuyu içinde hissetmek istiyordu. Kim bilir, belki de gelecekteki bir eserine ilham olacaktı bu ziyaret.

Kültür Köprüsü: Rus Edebiyatından İstanbul'a

Aslında bu buluşma, iki kadim kültürün buluşması gibiydi. Bir yanda Rus edebiyatının altın sayfalarından gelen bir miras, diğer yanda İstanbul'un bin yıllık tarihi... İkisinin kesişim noktasında ise Kont Nikolai Tolstoy duruyordu. Şahsen ben, böyle anların ne kadar kıymetli olduğunu düşünüyorum. Ne de olsa kültür, sınır tanımaz.

Ziyaret sırasında ilginç bir detay daha vardı: Tolstoy, zindanların mimari özelliklerine özel ilgi gösterdi. Gotik kemerler, kalın duvarlar, havalandırma sistemleri... Her detayı merakla incelediğini söylemeliyim. Bu, onun sadece turist olmadığını, gerçek bir tarih ve kültür meraklısı olduğunu gösteriyordu.

Gezi sonrasında hissettiklerini tam olarak bilemesek de, Yedikule Zindanları'nın Tolstoy üzerinde derin bir etki bıraktığı açıktı. Belki de dedesinin şu sözleri geldi aklına: "Tarih, insanlığın kolektif belleğidir." Ve işte o belleğin canlı bir sayfasında yürüyordu.