UNESCO 80 Yaşında: Barışın İnşası ve Turizmin Gücü
UNESCO 80 yaşında: Barış ve turizm ilişkisi

İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkileri, dünya tarihinin en karanlık sayfalarından biri olarak hafızalarda yer edindi. 60 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği bu büyük trajedi, insanlığın ahlaki ve entelektüel bir uyanışa ihtiyaç duyduğunu acı bir şekilde gösterdi.

Barışın Zihinsel Temelleri

Savaşın temelinde yatan önyargı ve cehaletten kurtulma arzusu, 16 Kasım 1945'te tarihi bir adımın atılmasına yol açtı. 44 ülkenin Londra'da bir araya gelmesiyle Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) kuruldu. Kuruluş felsefesi, "Savaşlar insanların zihinlerinde başlar. Bu nedenle barışın savunması da insanların zihinlerinde inşa edilmelidir" ilkesine dayanıyordu.

1981 yapımı 'Gelibolu' filmi, bu önyargı ve cehaletin bedelini çarpıcı biçimde gözler önüne serdi. Mel Gibson ve Mark Lee'nin canlandırdığı Avustralyalı genç askerlerin hikayesi, savaş propagandasının yarattığı yanılsamaları anlatıyordu. Filmdeki unutulmaz sahnede, Türk askerini ilk kez gören Avustralyalı askerin "Bana o kadar da korkunç gelmedi" demesi, şeytanlaştırılan düşman imajının yıkılışını simgeliyordu.

Turizmin Dönüştürücü Gücü

İletişimin kısıtlı olduğu dönemlerde insanlar, yabancı milletler ve kültürler hakkında önyargılı ve eksik bilgiye sahipti. Cehalet, nefreti besleyen en büyük kaynaktı. Ancak iletişimin gelişmesi ve ulaşım imkanlarının yaygınlaşması, turizmin küresel çapta yaygınlaşmasına neden oldu.

2024 yılı verilerine göre uluslararası turist sayısı 1 milyar 445 milyona ulaştı. Bu rakam, dünya nüfusunun %18'ine denk geliyor. Bölgesel dağılım şu şekilde:

  • Avrupa: 747 milyon
  • Asya-Pasifik: 316 milyon
  • Amerika Kıtası: 213 milyon
  • Orta Doğu: 95 milyon
  • Afrika: 74 milyon

Turizm, sadece ekonomik bir faaliyet olmanın ötesinde kültürel bir elçilik görevi üstlendi. İnsanların başka ülkelerdeki hayatları ve kültürleri birinci elden deneyimlemesi, 'öteki' algısını kırarak küresel bir kamuoyu bilincinin artmasına katkı sağladı.

UNESCO'nun Miras Çalışmaları ve Türkiye

UNESCO'nun en bilinen çalışmalarından biri olan Dünya Mirası Listesi, olağanüstü evrensel değere sahip kültürel ve doğal varlıkların korunmasını sağlıyor. Türkiye, listedeki 22 dünya mirası ile 15. sırada yer alıyor.

Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki varlıkları arasında Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, İstanbul'un Tarihi Alanları, Efes Antik Kenti, Göbekli Tepe ve Troya Arkeolojik Alanı gibi önemli miraslar bulunuyor. Ayrıca, 2025'te Sardes Antik Kenti ve Bin Tepe Lidya Tümülüsleri de listeye dahil edildi.

Türkiye'nin UNESCO Geçici Listesi'nde ise 79 miras bulunuyor. Bunlar arasında Sümela Manastırı, Konya Selçuklu Başkenti ve St. Pierre Kilisesi öncelikli durumda.

UNESCO'da Türkiye'nin Başarıları

Türkiye, UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine 2025-2029 dönemi için yeniden seçildi. Bu, Türkiye'nin üst üste üçüncü kez bu görevi üstleneceği anlamına geliyor. UNESCO'nun kurucu üyelerinden biri olan Türkiye, örgütün hedef ve misyonlarının gerçekleştirilmesine katkı sağlamaya devam ediyor.

UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı'nda Türkiye'den 8 şehir yer alıyor:

  • İstanbul (Tasarım)
  • Afyonkarahisar (Gastronomi)
  • Gaziantep (Gastronomi)
  • Hatay (Gastronomi)
  • Kütahya (Zanaat ve Halk Sanatları)
  • Bursa (Zanaat ve Halk Sanatları)
  • Kırşehir (Müzik)
  • Şanlıurfa (Müzik)

UNESCO'nun 80 yıllık tarihi, barışın sadece siyasi ve ekonomik anlaşmalarla değil, insanların zihinlerinde inşa edilebileceği inancına dayanıyor. Eğitim, bilim, kültür ve iletişim yoluyla uluslararası iş birliğini teşvik eden örgüt, dünyayı daha anlayışlı ve barışçıl bir yer yapma yolundaki en büyük güvencemiz olmaya devam ediyor.