İzmir'in tarihi güzelliklerle dolu sokakları, dün akşam olağanüstü bir enerjiyle dolup taştı. Tam yüz yıl önce kurulan Cumhuriyet'imizin yüzüncü yıl dönümü, bu kez bambaşka bir coşkuyla kutlandı. İnsan seli adeta bir nehir gibi akıyor, herkes yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bu özel günün tadını çıkarıyordu.
Gökyüzü rengarenk fişeklerle adeta bir ressamın tuvaline dönüştü. Her patlayan fişek, kalabalıktan yükselen 'Ohh' ve 'Ahh' nidalarıyla karşılanıyordu. Çocukların gözlerindeki o saf sevinç pırıltısı görülmeye değerdi doğrusu. Kimi annesinin elinden sıkı sıkı tutmuş, kimi de babasının omzunda bu muhteşem manzarayı izliyordu.
Nesiller Buluşması
İlginç olan şuydu ki, meydanda üç-dört nesil bir arada kutlama yapıyordu. Dedeler torunlarını ellerinden tutmuş, onlara Cumhuriyet'in anlamını anlatıyorlardı. Gençler ise ellerinde bayraklarla, sosyal medya fenomenlerinden bile daha yaratıcı pozlar veriyorlardı. Gerçekten de, bu kutlama sadece resmi bir tören olmaktan çıkmış, adeta halkın içinden gelen samimi bir şölene dönüşmüştü.
Meydanın bir köşesinde kurulan dev ekranlardan Cumhuriyet tarihinin dönüm noktalarını anlatan kısa filmler gösteriliyor, izleyenlerin gözleri doluyordu. Özellikle Kurtuluş Savaşı görüntüleri ekrana geldiğinde, kalabalıktan yükselen alkış uğultusu insanın tüylerini diken diken ediyordu.
Müzik Ruhu Besliyor
Canlı müzik performansları ise bambaşka bir boyut katmıştı kutlamalara. Marşlar söylenirken herkesin bir ağızdan söyleyişi, inanılmaz derecede etkileyiciydi. Genç-yaşlı demeden herkesin bildiği o marşlar, adeta zaman tüneli gibiydi. İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba yüz yıl önceki insanlar da böyle mi hissediyorlardı?
Kutlamalara katılanlar arasında rastgele konuştuğumuz birkaç kişi, hissettikleri duyguları paylaştı bizimle. 'Bu yüzüncü yıl benim için çok özel,' diyor orta yaşlı bir beyefendi, gözleri dolarak. 'Dedem Kurtuluş Savaşı'nda savaşmış. Bugün onu ve tüm şehitlerimizi anmak için buradayım.'
Geleceğe Umutla Bakmak
Etkinlik alanında dolaşırken fark ettim ki, aslında herkes sadece geçmişi anmıyordu. Aynı zamanda geleceğe dair umutlarını da paylaşıyorlardı. Genç bir üniversiteli kızın dediği gibi: 'Cumhuriyet bize bırakılmış en değerli miras. Biz de bunu daha ileriye taşıyacağız.'
Akşam saatlerine doğru kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başladığında, insanların yüzündeki o mutluluk ifadesi hâlâ parlıyordu. Sanki herkes biraz daha gururlu, biraz daha umutlu dönüyordu evlerine. Belki de en güzeli buydu - birlik olmanın, aynı değerler etrafında kenetlenmenin verdiği o tarifsiz duygu.
Bu kutlama, sadece bir yıl dönümünden ibaret değildi aslında. Türkiye'nin dört bir yanındaki milyonlarca insanın kalbinde yer eden Cumhuriyet sevgisinin somut bir ifadesiydi. Ve görünen o ki, bu sevgi nesilden nesile aktarılmaya devam edecek.