Dijital dünyanın kalbi artık bulutlarda atıyor ama bu kalbin ritmini belirleyenler belli: Amerikan teknoloji devleri. Öyle ki, küresel bulut bilişim pazarının tam %63'ünü tekellerine almış durumdalar. Bu, her 100 dolardan 63'ünün cebine gittiği anlamına geliyor - inanılmaz değil mi?
Amerikan rüyası denir ya, işte bulut bilişimde tam olarak bu rüyayı yaşıyorlar. AWS, Microsoft Azure ve Google Cloud üçlüsü adeta dijital semaların fatihleri gibi. Rakamlar o kadar çarpıcı ki, Avrupa'nın bu alandaki payı sadece %13'te kalıyor. Arada uçurum var, hem de nasıl!
Avrupa'nın Dijital Bağımlılık Çıkmazı
Brüksel'deki ofislerde bu tablo muhtemelen kaygıyla izleniyor. Çünkü durum sadece bir pazar payı meselesi değil, stratejik bir bağımlılık sorunu. Avrupa, kendi dijital altyapısını kurmakta neden bu kadar yavaş kaldı? Bence bunun cevabını aramak lazım.
Şöyle düşünün: Verileriniz, iş süreçleriniz, hatta belki de geleceğiniz başka bir kıtadaki sunucularda saklanıyor. Bu, dijital çağın en büyük paradokslarından biri olsa gerek. Avrupa'nın kendi bulut oyuncularını yaratamaması, teknoloji yarışında geride kalmasının en acı göstergesi.
Pazarın Görünmeyen Yüzü
Aslında işin iç yüzüne baktığımızda, bu dominasyonun tesadüf olmadığını görüyoruz. Yıllardır süren AR-GE yatırımları, agresif pazarlama stratejileri ve tabii ki erken harekete geçmenin avantajları... ABD'liler bu işi ciddiye aldı, Avrupalılar ise sanırım biraz geç kaldı.
Peki ya Türkiye? Biz bu tablonun neresindeyiz? Bulut bilişimdeki bu devlerle rekabet etmek mümkün mü? Bence asıl sorulması gereken soru bu. Çünkü gelecek bulut teknolojilerinde ve bu geleceği kaçırmamalıyız.
Sonuç olarak, bulut bilişimdeki bu Amerikan hakimiyeti sadece bir pazar payı meselesi değil. Dijital egemenlik, veri güvenliği ve teknolojik bağımsızlıkla ilgili çok daha derin meselelerin habercisi. Avrupa uyanana kadar, Amerikan devleri bulutları sarmaya devam edecek gibi görünüyor.