
Gözler bir kez daha Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda. Çarşamba günü açıklanması beklenen faiz kararı öncesinde piyasalar adeta nefesini tutmuş durumda. Kimileri 'yine mi?' der gibi baksalar da, bu kararın borsadan dövize, enflasyondan yatırımcı psikolojisine kadar geniş bir yelpazede etkisi olacağı kesin.
Son anket verilerine göre, çoğu analist politika faizinde 500 baz puanlık bir artış bekliyor. Tabii bu, 'beklenenin altında' veya 'beklenenin üstünde' bir hamle olursa piyasalarda tsunami etkisi yaratabilir. Özellikle son aylarda enflasyon canavarıyla boğuşan ekonomi için kritik bir dönemeç sayılır.
Peki Neden Bu Kadar Önemli?
Şöyle düşünün: Merkez Bankası'nın faiz artırımı yapması, aslında 'durun biraz, para harcamayın' demenin resmi yolu. Ama işin içinde daha fazlası var. Dolar/TL'nin son zamanlardaki dansını izleyenler bilir - her hamle büyük yankı uyandırıyor.
- Yatırımcılar: 'Acaba portföyümü yeniden gözden geçirmeli miyim?' diye düşünüyor
- İhracatçılar: Kur hareketlerini hesaplamaya çalışıyor
- Tüketiciler: 'Kredi çekmeli miyim, yoksa beklemeli mi?' ikileminde
Bir de şu var: Dünya genelinde merkez bankalarının politika değişiklikleri Türkiye'yi nasıl etkileyecek? Fed'in hamleleriyle TCMB'nin adımları arasında görünmez bir bağ var sanki.
Uzmanlar Ne Diyor?
Ekonomistlerin bir kısmı 'geç kalındı' görüşünde. Diğerleri ise 'aşamalı artış daha sağlıklı' diyor. Kim haklı? Aslında her iki tarafın da haklı olduğu noktalar var gibi. Enflasyonla mücadelede faiz artırımı önemli bir silah ama tek başına yeterli değil.
Son olarak, bu kararın sadece sayılardan ibaret olmadığını unutmayalım. Psikolojik etkisi belki de rakamlardan daha önemli. Piyasaların güven ihtiyacı var - belki de en çok ihtiyaç duyduğu şey bu.