Kahramanmaraş’ta yaşanan o korkunç depremin ardından hayata tutunmaya çalışan insanların hikayeleri, yürekleri burkmaya devam ediyor. Ama bu kez, buruk bir hikayeden çok daha fazlası var karşımızda. Belki de tam da böyle zamanlarda, umudun en beklenmedik yerlerden filizlendiğini gösteren bir öykü bu.
Adı Ayşe. 40’lı yaşlarının başında, enerjisiyle etrafına ışık saçan bir kadın. Depremde evini, iş yerini kaybetmiş. Ama pes etmek? O kelime onun lügatinde yok. "Yıkıldık ama bitmedik" diyor, gözlerindeki o mücadeleci ışık hiç sönmemiş.
Mutfak, Onun Terapi Alanı
Her şey, geçici barınma alanındaki küçük mutfakta başlamış. Maraş’ın meşhur tarhanasından, dolmalarına kadar yöresel lezzetleri hazırlayıp komşularına dağıtmış önce. Sonra bir bakmış, herkes dilinde aynı cümle: "Bunları satmalısın!"
Şimdi? Küçük bir atölye kurmuş. Elleri hala titriyor bazen, depremin o korkunç anlarını hatırladıkça. Ama şimdi o eller, bir şeyler yaratmanın, hayata tutunmanın sembolü adeta.
Dünyaya Açılma Hayali
İlk hedefi, yöresel ürünleri online satışla Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırmak. Ama asıl büyük hayali? Maraş’ın lezzetlerini dünyaya tanıtmak. "Deprem bizi yıkamadı" diyor gururla, "Şimdi dünya bizim mutfağımızı tadacak."
- Özel tariflerle hazırlanan organik tarhana
- Yöreye özgü baharatlarla zenginleştirilmiş kuru dolmalar
- Ev yapımı salçalar ve reçeller
Bunlar sadece yiyecek değil, bir kültürün taşıyıcıları aslında. Ayşe Hanım’ın dediği gibi: "Her lokmada memleketimizin hikayesi var."
Peki ya siz? Böyle bir direniş hikayesi karşısında içinizde bir heyecan hissetmiyor musunuz? Belki de sipariş vermek için sabırsızlanıyorsunuzdur şimdiden. Kim bilir, belki bir gün sizin sofralarınızda da Maraş’ın o eşsiz lezzetleri yer alacak.
