
Düşünün: Gece karanlığının çöktüğü Çanakkale Boğazı’nda, sulara yumuşak bir sessizlik hakim. Derken, devasa bir gölge, bir dev gibi süzülüyor. Ama bu seferki, sıradan bir geçiş değil. Adeta suyun üstünde yürüyen bir sinema perdesi!
O dev kruvaziyerin beyaz gövdesi, bir anda kırmızıyla, ak kırmızıyla ışıldamaya başlıyor. İnanılmaz bir teknoloji harikası, belki de biraz sihir... Ay yıldız beliriyor. Türk bayrağı, koskoca bir geminin yan yüzeyine, Çanakkale’nin sularına adeta bir gurur selamı verircesine yansıtılıyor. Görenlerin nefesini kesen, tüylerini diken diken eden bir an.
Boğazın Sessiz Tanığı Oldu
Bu görüntüleri kaydedenler, o anı yaşayan şanslı kişiler. Telefonlarını, kameralarını doğrultup tarihe not düştüler. O devasa yüzeyde dalgalanan bayrak, sadece bir ışık oyunu değildi. Hissettirdiği şey, tarifsiz bir gururdu. İşte teknoloji, işte sanat, işte vatan sevgisinin en estetik hallerinden biri.
Kim bilir, belki gemideki yolcular da kendilerini bu muhteşem manzaranın bir parçası hissetmiş, belki de onlar için de unutulmaz bir andı. Çanakkale Boğazı zaten her geçişte insana hüzünlü bir tarihi hatırlatır. Ama bu sefer, gurur ve heyecanla karışık bambaşka bir duyguya ev sahipliği yaptı.
Böyle anlar insana şunu hatırlatıyor: Bazen en etkileyici sanat eserleri, galerilerde değil, doğanın ve insanın buluştuğu yerde, tam da beklenmedik bir anda ortaya çıkıveriyor. Çanakkale bir kez daha, neden eşsiz olduğunu gösterdi.