Son zamanlarda siyasi tartışmalarda sıkça karşımıza çıkan bir kelime var: Ajitasyon. Peki ama gerçekten bu kelimenin ne anlama geldiğini biliyor muyuz? Yoksa sadece havada uçuşan bir sözcük olarak mı kalıyor aklımızda?
Aslında ajitasyon, tıp dünyasının en ciddi terimlerinden biri. Öyle ki doktorlar ve psikiyatristler bu durumu 'içsel gerilimin dışa vurumu' olarak tanımlıyorlar. İnsanın içinde kaynayan bir kazan gibi - sürekli hareket halinde, yerinde duramayan, adeta içindeki fırtınayı dışarı yansıtan bir ruh hali.
Peki Nedir Bu Ajitasyonun Belirtileri?
Düşünün ki bir odanın içinde sürekli volta atıyorsunuz. Oturmaya çalışıyorsunuz ama bacaklarınız sizi sürekli kaldırıyor. Ellerinizle bir şeylerle oynuyor, saçlarınızı düzeltiyor, giysilerinizle uğraşıyorsunuz. İşte bu, ajitasyonun en tipik görüntüsü.
- Yerinde duramama hissi
- Sürekli hareket etme dürtüsü
- Konsantrasyon güçlüğü
- Kolayca öfkelenme
- İçsel bir huzursuzluk hissi
Bazen öyle yoğunlaşır ki bu durum, insan kendi derisinden bile rahatsız olmaya başlar. Sanki içinde bir şeyler sürekli kaşınıyor, gıdıklanıyor ama nerede olduğunu bir türlü bulamıyordur.
Tıp Dünyası Bu Konuda Ne Diyor?
Psikiyatri uzmanları ajitasyonu ciddiye alıyor - hem de çok ciddiye. Çünkü bu durum bazen basit bir gerginlikten çok daha fazlasının habercisi olabiliyor. Depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk hatta bazı fiziksel hastalıklar bile ajitasyona yol açabiliyor.
Aslında düşününce... Hepimiz zaman zaman ajite oluyoruz değil mi? Önemli bir sınav öncesi, zor bir iş görüşmesinde ya da beklenmedik bir haber aldığımızda. Fark şu ki: Normal gerginlik geçici, ajitasyon ise daha kalıcı ve yoğun.
İşin ilginç yanı, ajitasyonun sadece psikolojik nedenleri yok. Tiroid problemleri, kan şekeri düzensizlikleri, bazı ilaçların yan etkileri - hatta fazla kahve tüketimi bile bu durumu tetikleyebiliyor. Vücut adeta bir alarm zili çalıyor ve "bir şeyler yolunda gitmiyor" diye haykırıyor.
Günlük Dil ve Tıbbi Gerçeklik Arasındaki Uçurum
Günlük konuşmalarda "ajite olmak" deyip geçiyoruz ama tıbbi açıdan bakınca durum o kadar basit değil. Gerçek ajitasyon yaşayan bir insan için bu, içinden çıkılmaz bir labirent gibi. Düşünsenize, içinizde sürekli bir motor çalışıyor ama ne durdurabiliyorsunuz ne de yönünü değiştirebiliyorsunuz.
Belki de bu yüzden, bu kelimeyi kullanırken iki kere düşünmeliyiz. Çünkü hafife aldığımız bu durum, bir başkası için gerçek bir mücadele anlamına gelebilir.
Peki ne yapmalı? Eğer siz de kendinizi sık sık bu şekilde hissediyorsanız, belki de bir uzmanla konuşmanın zamanı gelmiştir. Unutmayın, ruh sağlığı da en az beden sağlığımız kadar önemli - ve yardım almak hiçbir zaman zayıflık değil, bilgelik işareti.
