Psikiyatri ve psikoloji alanında sıkça karşılaşılan, ancak toplumda yeterince bilinmeyen konversiyon bozukluğu, Türkiye'de de oldukça yaygın görülen bir ruhsal sağlık sorunudur. Kişinin yaşadığı derin üzüntü, korku, stres veya travmaların, herhangi bir organik nedeni olmayan bedensel belirtilere dönüşmesi olarak tanımlanan bu bozukluk, özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde ortaya çıkıyor. 03.12.2025 tarihinde güncellenen bilgilere göre, hastalığın teşhis ve tedavi süreçleri multidisipliner bir yaklaşım gerektiriyor.
Konversiyon Bozukluğu Tam Olarak Nedir?
Kelime anlamı "dönüştürme" veya "çevirme" olan konversiyon, bireyin başa çıkmakta zorlandığı psikolojik çatışma ve sıkıntıların, bilinçdışı bir süreçle bedensel şikayetlere dönüşmesi durumudur. Kadınlarda, erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görülen bu bozuklukta, ortaya çıkan fiziksel belirtilerin altında yatan nörolojik veya fizyolojik bir hastalık bulunmaz. Sorun tamamen psikolojik kökenlidir. Araştırmalar, çocukluk çağı travmalarının, aile içi sorunların ve sosyokültürel faktörlerin hastalığın gelişiminde önemli rol oynadığını gösteriyor.
Hangi Belirtilerle Kendini Gösterir?
Konversiyon bozukluğu, kişinin iç dünyasındaki karmaşayı dışa vuran çeşitli bedensel semptomlarla kendini belli eder. Bu belirtiler, adeta bir savunma mekanizması olarak işlev görür. En sık başvuru nedeni, epilepsi (sara) nöbetini andıran bayılma atakları, çırpınmalar veya kasılmalardır. Bunun yanı sıra hastalığın yaygın diğer belirtileri şunlardır:
- Kol veya bacaklarda görülen uyuşma, karıncalanma veya tam his kaybı.
- Vücudun belirli bölgelerinde güçsüzlük veya felç benzeri durumlar.
- Herhangi bir organik nedeni olmayan geçici körlük veya görme bozuklukları.
- Benzer şekilde, fiziksel bir sebep bulunmayan sağırlık veya işitme kaybı.
- Konuşamama (afoni) veya ses kısıklığı.
Bu belirtiler genellikle kişinin bilinçdışı bir şekilde, baş edemediği aile içi şiddet, taciz, kayıp, aşırı suçluluk duygusu veya korku gibi durumlardan kaçınmasına olanak tanır.
Teşhis ve Tedavi Süreci Nasıl İlerler?
Konversiyon bozukluğunun teşhisi, büyük özen gerektirir. Öncelikle, belirtilere neden olabilecek tüm fiziksel ve nörolojik hastalıkların dışlanması için detaylı bir tıbbi muayene ve gerekli tetkikler yapılmalıdır. Tanı, ancak organik bir sebep bulunamadığında ve belirtilerin psikolojik dinamiklerle açık bir bağlantısı olduğu görüldüğünde konulur.
Tedavinin temelini psikoterapi oluşturur. Özellikle bilişsel davranışçı terapi yöntemleri, altta yatan çatışmaların anlaşılması ve baş etme mekanizmalarının geliştirilmesinde oldukça etkilidir. Hipnoz da, bazı vakalarda faydalı bir tamamlayıcı yöntem olarak kullanılabilir. Tedavide ilaçlar genellikle ön planda değildir; ancak eşlik eden kaygı veya depresyon gibi durumlar varsa, hekim kontrolünde ilaç tedavisi uygulanabilir.
En kritik noktalardan biri, hastaya suçlayıcı veya "simülasyon yapıyor" şeklinde yaklaşmamaktır. Belirtiler gerçektir ve hastanın yaşadığı sıkıntı somuttur. Hastanın anlaşıldığını hissetmesi, tedaviye uyum ve iyileşme süreci için hayati önem taşır. Ailenin ve sosyal çevrenin desteği de tedavi süresini olumlu yönde etkiler. Tedavinin ne kadar süreceği ise, hastalığın şiddetine, altta yatan faktörlerin derinliğine ve hastanın tedaviye verdiği yanıta göre değişkenlik gösterir; sabırlı ve istikrarlı bir terapötik süreç gerektirir.