
Bir terapistin odası, bazen bir tiyatro sahnesinden farksızdır. İnsanlar en derin korkularını, en gizli arzularını, hiç kimseye anlatamadıklarını burada dökerler ortaya. Kimi zaman gözyaşlarına boğulur, kimi zaman öfkeden kıpkırmızı kesilirler. Peki, bu küçük odada neler olur? İşte, bir terapistin not defterinden dökülenler...
"Ben Normal Miyim?" Sorusunun Ardındaki Gerçek
Danışanların belki de en sık sorduğu soru bu: "Ben normal miyim?" Aslında herkesin kendine has bir "deliği" olduğunu söylüyor uzmanlar. Mesela, 35 yaşındaki bir avukat, "Kedilerin beni takip ettiğini düşünüyorum" diye geldi seansa. Meğer çocukluğunda yaşadığı bir travmaymış asıl mesele.
Terapistler için en zoru ise -inanın bana- ağlamaya başlayıp "Beni deli mi sanıyorsunuz?" diye soran danışanlar. O an nasıl bir cevap verirsiniz ki?
En Tuhaf Terapi Anıları
- Bir danışan, seans boyunca terapi koltuğunu 37 derece açıyla döndürdü. "Böyle daha rahatım" dedi. Nedenini hâlâ çözemedik!
- Başka biri her seansta aynı kahverengi ceketi giyiyordu. Meğer 20 yıl önce kaybettiği babasının ceketiymiş.
- En ilginci? Terapistin "Nasıl hissediyorsun?" sorusuna "Bugün 3 numarayım" diye cevap veren danışan. 1'den 10'a kadar duygusal skalasını kendisi oluşturmuş!
Terapistlerin en büyük sırrı: Aslında herkes biraz "deli". Önemli olan, bu deliliğin hayatınızı ne kadar etkilediği. Bir de şu var tabii - kimin "normal" olduğuna kim karar veriyor ki?
Terapistin Sandığından Farklı: Danışanlar Ne İster?
İnsanlar terapiye giderken genelde iki şey bekliyor:
- Sihirli değnek: "Bir seansta tüm sorunlarım çözülsün" diyenler az değil.
- Onay mekanizması: "Bana hak verin, ben haklıyım" diyenler ise çoğunlukta.
Oysa gerçek şu ki terapi rahatsız edici bir süreç. Kabukları kırmak, acıyı görmek, yüzleşmek... Bunlar kolay işler değil. Ama işe yarıyor - tabii sabır gösterirseniz.
Bir terapistin dediği gibi: "Biz ağrı kesici değiliz, fizik tedaviyiz. Acıtır ama iyileştirir."