
Avrupa Birliği'nin dış politika şefi Josep Borrell, bugünlerde hiç de iç açıcı olmayan bir konuda sesini yükseltti. İsrail'in Gazze'nin güneyindeki Rafah bölgesine yönelik planladığı askeri harekâtla ilgili olarak -tahmin edebileceğiniz gibi- oldukça endişeli.
Borrell'in dediğine göre, böyle bir saldırı tam anlamıyla bir felaket zincirini tetikleyebilir. Zaten kırılgan olan bölgedeki dengeyi altüst edebilir. "Bu, durumu daha da kötüleştirmekten başka işe yaramaz" diyor Borrell - ki kendisi genellikle diplomatik dil kullanmakla tanınır.
Uluslararası Toplum Nerede?
Peki ya uluslararası toplum? Borrell, dünya liderlerinin bu konuda daha fazla seyirci kalmaması gerektiğini düşünüyor. İsrail'e yönelik baskıların artırılmasından yana olduğunu gizlemiyor. Hatta -biraz da umutsuzlukla- "Başka çaremiz kalmadı" havasında konuşuyor.
Şimdi bir düşünün: Gazze zaten insani bir krizle boğuşuyor. Rafah'a yapılacak bir operasyon, bu krizi katmerli hale getirebilir. Borrell'in de altını çizdiği gibi, bölgede sıkışıp kalmış milyonlarca insan var. Ve bu insanların gidecek başka hiçbir yeri yok.
Diplomasi mi, Çıkmaz mı?
AB temsilcisi, İsrail'in kendilerine ilettiği iddia edilen tahliye planlarına da kuşkuyla yaklaşıyor. "Bu planların pratikte işe yarayacağını sanmıyorum" diyor. Zira bölgedeki nüfus yoğunluğu ve altyapı yetersizliği, her türlü planı sekteye uğratmaya yetecek gibi görünüyor.
Borrell son noktayı ise şöyle koyuyor: "İsrail'in güvenlik endişelerini anlıyoruz ama bu, insani kuralları hiçe saymak için bahane olamaz." Oldukça net, değil mi?
Özetle - Avrupa Birliği'nin en üst düzey diplomatı, İsrail'e "Durun!" diye haykırıyor. Peki kim dinleyecek? İşte asıl mesele bu...