Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa Birliği'ne (AB) yönelik sert bir uyarıda bulunarak, Birliğin mevcut politikalarını değiştirmemesi halinde 2026 yılına kadar tüm Avrupa'nın bir savaşın içinde bulunabileceğini öne sürdü. Orban, AB'nin 'dağılma sürecinde' olduğunu da iddia etti.
Barışın Son Yılı 2025 Olabilir
Macar basınına yaptığı açıklamada Avrupa'nın savaş tehdidini değerlendiren Orban, 2025'in kıtanın son barış yılı olup olmayacağı sorusuna, "Evet. Bu ihtimal göz ardı edilemez" yanıtını verdi. Orban, Avrupalıların barışa alıştığını, ancak 1945'ten bu yana seksen yıl geçmesinin istisnai bir durum olduğunu vurguladı.
Macar lider, uzun süredir Avrupa nüfusunu savaştan uzak tutan temel faktörün, olası bir çatışmanın nükleer felakete dönüşebileceği korkusu olduğuna işaret etti. Ancak Orban'a göre, "Bu korku 80 yıl boyunca etkili oldu. Fakat artık bütünüyle farklı bir dünya şekilleniyor."
AB Zirvesi Kararları Savaşı Körüklüyor mu?
Viktor Orban, 18-19 Aralık tarihlerinde düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nde alınan bazı karar ve tekliflerin, Ukrayna'daki savaşı körüklemeyi ve Rusya'yı daha da kışkırtmayı amaçladığını savundu. Brüksel'deki zirvede, Rusya'nın Avrupa'daki dondurulmuş varlıklarının Ukrayna'ya kredi vermek için kullanılması planını bloke eden isimlerden biri olan Orban, geçtiğimiz haftaki çabalarıyla ancak Avrupa'nın savaşa sürüklenme hızını yavaşlatabildiklerini ifade etti.
"Bazıları bu süreci olağanüstü hızlara ulaştırmaya çalıştı. Onlara engel olmayı başardık. Süreci durduramadık ama ivme kazanmasına engel olduk" diyen Macar Başbakan, bu durumu bir başarı olarak nitelendirdi.
"Brüksel Savaş, Biz Barış İstiyoruz"
Orban, günümüz Avrupası'nda iki ana gruplaşma olduğunu öne sürdü. Macar lider, "Birisi savaş grubu, diğeri de barış grubu. Mevcut durumda savaş yanlıları hakim durumda. Brüksel savaş istiyor. Macaristan olarak biz, barış istiyoruz" şeklinde konuştu.
Bu açıklamalar, Avrupa Birliği içindeki derin görüş ayrılıklarını bir kez daha gözler önüne serdi. Orban'ın uyarıları, özellikle Ukrayna-Rusya savaşı bağlamında AB'nin izlediği politikanın geleceğine ve kıta güvenliğine dair ciddi endişeleri yansıtıyor.
