İstanbul Adliyesi'nde bugün gerçekten dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Öyle ki, günlerdir medyada geniş yer bulan o meşhur dava için savcılık makamından gelen açıklama, adeta bir soğuk duş etkisi yarattı.
Savcı, öyle lafı dolandırmadan, dosyanın siyasi malzeme yapılmaya çalışıldığını ancak bunun tamamen yersiz olduğunu vurguladı. "Biz burada hukukun gereğini yapıyoruz, başka hiçbir amacımız yok" derken sesindeki o kararlı ton, odadaki herkesi etkilemeyi başardı.
Hukuk ve Siyaset Arasındaki İnce Çizgi
Aslında bu tür davalar her zaman -ne yazık ki- spekülasyonlara açık oluyor. Ama bugünkü açıklama, işin aslının hiç de öyle olmadığını gösterdi. Savcı, "Yargı bağımsızdır ve tarafsızdır" derken, aslında hepimizin bildiği ama bazen unuttuğu bir gerçeği hatırlattı.
Şöyle düşünün: Kanunlar önünde herkes eşit, değil mi? İşte tam da bu prensip üzerine kurulu bir sistemde çalıştıklarının altını çizdi. Ve ekledi: "Deliller ve hukuki prosedürler bize neyi gösteriyorsa, onun peşinden gidiyoruz."
Medyanın Rolü ve Sorumluluklar
Bu arada, medyada çıkan bazı haberlerle ilgili de oldukça ilginç yorumlar yaptı. "Yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişim, aslında adaletin işleyişine müdahaledir" diyerek aslında hepimize bir uyarıda bulundu.
Peki ya sonra? Davanın seyri nasıl ilerleyecek? Savcı bu soruya net bir yanıt vermekten kaçınmadı: "Hukuk yolunda ilerlemeye devam edeceğiz. Sonuç ne olursa olsun, adaletin yerini bulacağına inanıyoruz."
Gerçekten de, yargının tarafsızlığı konusunda bu kadar net bir mesaj vermek, belki de şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydi. İnsan ister istemez düşünüyor: Acaba bu açıklama, önümüzdeki günlerde başka gelişmelere de kapı aralar mı?
Sonuç olarak, bugün İstanbul Adliyesi'nden yükselen bu ses, aslında sadece bir davanın değil, tüm yargı sisteminin ne kadar sağlam temeller üzerinde olduğunu bir kez daha hatırlattı. Ve sanırım hepimiz için asıl önemli olan da bu.
