
Gece yarısına doğru gökyüzüne yükselen uğultularla başladı her şey. Tankların tüyler ürperten gürültüsü, sokakları titretirken, Türk milleti tarihinin en karanlık tuzaklarından birine uyanıyordu. Ama kimse hesaba katmamıştı o geceyi - halkın çelikten iradesini!
Bir Milletin Ayağa Kalkışı
Saatin 22.00'yi geçtiği o ilk anlarda, sosyal medyada dolaşan görüntüler insanları şoke etti. Meclis bombalanıyor, köprüler kapatılıyordu. Peki ya sonra? İşte o 'sonra', dünya tarihine altın harflerle kazınacaktı.
Ellerinde bayraklarıyla sokağa dökülenlerin sayısı dakikalar içinde katlanarak arttı. Genç-yaşlı, kadın-erkek demeden... Kimi ekmek bıçağıyla, kimi sadece yumruklarıyla - inanılmaz bir cesaret örneği sergilediler.
Tarihi Duran Saatler
03.15: Boğaziçi Köprüsü'ndeki o meşhur fotoğraf çekildiğinde, dünya medyası donup kalmıştı. Silahsız insanların tanklara karşı duruşu, modern zamanların en etkileyici direniş görüntülerinden biriydi.
- Ankara'da Meclis önünde toplanan kalabalık hiç dağılmadı
- İstanbul'da halk, askerleri kucaklayarak durdurdu
- Şehitler verildi ama hiçbir gönül teslim olmadı
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, milletin azmi karşısında darbecilerin maskesi düşmüştü. O gece, sadece bir direniş değil, adeta bir varoluş manifestosuydu.
Dünyanın Gözünde Bir Destan
Uluslararası medya, ertesi gün manşetlerini 'Halkın Zaferi' diye atıyordu. The Guardian'ın o meşhur yorumu hâlâ kulaklarda: "Türkler, demokrasiyi kendi elleriyle kurtardılar."
Bugün, yıllar sonra bile o geceyi hatırlayanların gözleri doluyor. Çünkü 15 Temmuz sadece bir tarih değil - bir milletin ruhunun fotoğrafı aslında. Ve işte bu yüzden, dünyaya örnek olmaya devam ediyor.