
O gece, Türkiye'nin kaderini değiştiren saatlerdi. Sokaklar, tankların gürültüsüyle çınlıyordu. Ama bir şeyler ters gidiyordu - halk, hiç beklenmedik bir şekilde direniyordu. Ve bu direnişin en ön saflarında, tarihe geçecek kadınlar vardı.
Çelikten İradeler, Yürekten Duruşlar
Şerife Bacı'nın hikayesi, aslında hepimizin hikayesi. O gece, evinden çıkıp meydanlara koşan binlerce kadından biriydi sadece. Ama yaptıkları, hiç de "sadece" denilecek cinsten değildi. Tankların önüne çıkmak? Kim yapabilirdi bunu? İşte o, yapmıştı.
"Benim çocuklarım var, onların geleceği için buradayım" diyen o kadınlar, aslında tüm bir milletin geleceği için oradaydılar. Ellerinde bayrakları, yüreklerinde imanlarıyla...
Nene Hatun'dan Şerife Bacı'ya: Tarih Tekerrür Ediyor
93 Harbi'nin efsanevi Nene Hatun'u düşünün. Şimdi de 15 Temmuz'un Şerife Bacıları var. Tarih, tuhaf bir şekilde kendini tekrar ediyor sanki. Aynı cesaret, aynı fedakarlık, aynı vatan sevgisi.
O kadınlar ki:
- Tank paletlerinin altında ezilmekten korkmadılar
- Kurşun yağmuru altında bayrak salladılar
- Evlatlarını düşünmeden vatan için canlarını ortaya koydular
Ve işte bu yüzden, 15 Temmuz sadece bir direniş değil, aynı zamanda bir kadın destanıydı.
Unutulmayacak Anlar, Silinmeyecek İzler
O gece yaşananlar, hafızalardan asla silinmeyecek. Çünkü her bir an, bir kadının cesaretiyle yazıldı tarihe. Sokaklarda duyulan tekbir sesleri arasında, kadınların çığlıkları da vardı - zafer çığlıkları...
Bugün, o kadınlara baktığımızda, aslında kendimizi görüyoruz. Çünkü onlar, bizim annelerimiz, kız kardeşlerimiz, komşularımızdı. Sıradan hayatların içinden çıkıp, olağanüstü bir tarih yazdılar.
Ve işte bu yüzden, 15 Temmuz'un kadın kahramanları, Türkiye'nin yeni Nene Hatunları olarak anılmayı hak ediyorlar.