AK Parti'nin kürsüsünden bugün yankılanan ses, hiç şüphesiz siyaset koridorlarında uzun süre yankılanacak cinstendi. Ömer Çelik, o bildik kararlı ifadesiyle mikrofonların karşısına geçtiğinde, odadaki gerilimi hissetmemek mümkün değildi.
"Bizim için terörle mücadele bir varoluş meselesidir" diyor Çelik, kelimeleri özenle seçerek. Sanki her heceyi tartıyor. "Ancak şunu da net olarak ifade etmeliyim ki, terörle mücadelenin yanı sıra diplomasi masasında da aktif bir şekilde yer alıyoruz."
PKK/YPG Gerçeği ve Uluslararası Kamuoyu
Çelik'in üzerinde özellikle durduğu konulardan biri, terör örgütlerinin farklı isimler altında meşru gösterilmeye çalışılması. "PKK ile YPG arasında hiçbir fark yoktur" diye vurguluyor, ses tonu giderek yükselirken. "Bu, günün moda terimiyle söylersem, 'rebranding' denen şeyin teröre uyarlanmış halidir. Aynı zehir, farklı şişede."
Dış politikadaki son gelişmeleri değerlendirirken, "Türkiye olarak bizim kapımız herkese açık" diye ekliyor. Ancak hemen ardından bir uyarı da geliyor: "Ancak şunu unutmamak gerekir ki, diplomasi tek taraflı işleyen bir süreç değildir."
Anayasa ve Siyasi İstikrar Vurgusu
Gündemdeki bir diğer önemli başlık ise yeni anayasa meselesi. Çelik bu konuda oldukça net konuşuyor: "Yeni bir anayasa, ülkemizin geleceği için hayati önem taşıyor. Ancak bu süreç, siyasi istikrarı zedeleyecek bir tartışma alanına dönüşmemeli."
Muhalefete yönelik eleştirilerde ise daha dikkatli bir dil kullanıyor. "Siyaset, sadece iktidar mücadelesi değildir" diye düşünüyor adeta. "Aslolan, milletin menfaatlerini ön planda tutmaktır."
Son olarak, ekonomik istikrara da değiniyor Çelik. "Ekonomi, hassas bir denge üzerinde yükselir" diyor. "Ve biz bu dengeyi korumak için gereken her adımı atıyoruz."
Özetle, Çelik'in açıklamaları Türkiye'nin hem iç hem dış politikadaki duruşunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Terörle mücadeleden taviz vermeden diplomasi kanallarını açık tutma stratejisi, önümüzdeki dönemin ana eksenini oluşturuyor.