Ankara'da siyasi gerilim yine tırmanışta. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bugün basın karşısına çıktı ve Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş'a yönelik yapılan saygısızlığı tüm çıplaklığıyla kınadı. Bu, sıradan bir siyasi açıklama değildi - ses tonundaki o titreme, her kelimesine sinmiş öfke bambaşka bir hikaye anlatıyordu adeta.
Çelik'in sözleri öyle düz, sıradan siyasi retoriğe benzemiyordu. "Meclis Başkanımıza yönelik bu kabul edilemez tavır" diyordu, "sadece bir kişiye değil, aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin itibarına yapılmış bir saldırıdır." Sanki her hecesi özenle seçilmişti.
Demokrasi Kültürümüze Yakışmayan Sahne
Olayın detaylarını tam olarak bilmiyoruz henüz - kim, ne zaman, nasıl? Ama Çelik'in o keskin ifadeleri durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor. "Bu ülkenin demokrasi kültürüne, Meclis geleneğine asla yakışmayan bir tablo" diye ekliyordu, sesinde hafif bir titremeyle.
Düşünsenize - Meclis Başkanlığı makamı, sadece bir kişiyi değil, tüm milletin iradesini temsil ediyor. Bu makama yapılan saygısızlık, aslında hepimize yapılmış sayılmaz mı? Çelik tam da bu noktaya parmak basıyor: "Bu tavır, milletimize duyulması gereken saygıya da aykırıdır."
Siyasetin İncelikleri ve Sınırları
Siyaset dediğimiz şey - evet, çekişmeler, tartışmalar olacak. Bu işin doğasında var. Ama bir çizgi var ki, o aşıldı mı geri dönüşü zor. İşte Çelik'in altını çizdiği nokta da bu: "Siyasetin bir incelikleri, bir de sınırları vardır."
Kısa ve net: "Bu sınır aşılmıştır."
Peki ya sonrası? AK Parti olarak tüm siyasi partilere ve tabii ki kamuoyuna seslenişleri açık: Bu saygısız tavrı kınıyoruz ve bir daha asla tekrarlanmamasını bekliyoruz. Siyaset, nezaket ve karşılıklı saygı zemininde yapılmalı - bu kadar basit.
Ortada ciddi bir uyarı var: "Bu tür davranışların demokrasimiz için oluşturduğu tehlikenin farkındayız." Çelik'in o son cümlesi ise adeta havada asılı kaldı: "Bu meselenin peşini bırakmayacağız."
