Politik arenada gerilim yine tırmandı. AK Parti'nin sözcülük görevini yürüten Ömer Çelik'ten, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki sözlerine oldukça sert bir yanıt geldi. Çelik, bu açıklamaları 'siyasi cehaletin daniskası' olarak nitelendirmekten çekinmedi.
Özel'in –ne demişti hatırlayalım– Erdoğan'ın hem partisinin genel başkanı hem de cumhurbaşkanı sıfatıyla yürüttüğü faaliyetlere dair eleştiriler getirdiği iddia ediliyor. Mevzu, devletin tepesindeki ismin rolleri arasındaki dengeye ilişkinmiş gibi görünüyor. Ama gelin görün ki, kullanılan dil karşı tarafı hiç mi hiç memnun etmemiş.
Ömer Çelik, basın önüne çıktığında yüzündeki ifadeden belliydi rahatsızlığı. "Bunlar" dedi, kelimeleri seçerek, "siyasetin ABC'sinden bile habersizler." Eleştirileri tamamen mesnetsiz ve maksatlı bulduğunu söylerken, "Bu üslup, muhalefet etmenin değil, saygı sınırlarını aşmanın bir örneğidir" diye ekledi.
Derin Bir İdeolojik Kopuş mu?
Aslında bu olay, Türk siyasetindeki iki ana akım arasındaki derin ve kadim fikir ayrılığının sadece son tezahürü. Taraflar, devlet geleneği, liderlik anlayışı ve demokratik teamüller konusunda tamamen zıt kutuplarda duruyor. Özel'in sözleri, bir kesim tarafından 'cesur eleştiri' olarak yorumlanırken, iktidar kanadında 'kabul edilemez bir haddi aşma' olarak karşılık buldu.
Çelik, konuşmasının devamında daha da ileri gitti. "Muhalefet, eleştiri sınırlarını bilmeli" diyerek, siyasi rakibe adeta bir uyarı çekti. "Halkın iradesiyle seçilmiş bir cumhurbaşkanına yönelik bu tür dil, aslında milletin kendisine de saygısızlıktır" yorumunu yaptı. Oldukça güçlü bir argüman, değil mi?
Peki ya sonra? Siyasetin doğası gereği, bu kriz belki yarın unutulup gidecek. Ya da önümüzdeki günlerde meclis koridorlarında gerilimin tansiyonunu daha da yükseltecek. Kim bilir? Bir tek bildiğimiz, Türkiye'nin dinamik –bazen de yorucu– politik ikliminde son söz henüz söylenmedi.
