Ankara'da hava bugün biraz ağır... Sanki siyasetin nabzının attığı o meşhur binada söylenecek sözler için bile geriliyordu. Nihayet MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kürsüdeydi işte. Yüz ifadesi her zamanki gibi ciddi, ses tonu ise vurgulu.
"Terör belasına asla geçit vermeyeceğiz" diyordu önce. O kelimeler öyle çıkıyordu ağzından ki, sanki her hecesi yılların mücadelesinin ağırlığını taşıyordu. PKK ve YPG'yi hedef alan o sözler, salondaki herkeste aynı kararlılık duygusunu uyandırıyordu. Terörle mücadelede tavizsiz olunacağının altını çizerken, "Bu konuda en ufak bir tereddüdümüz yok" diye ekliyordu.
Ekonomide Işık Göründü mü?
Sonra ekonomi... Ah o ekonomi! Herkesin dilinde, herkesin derdi. Bahçeli bu konuda da net konuşuyordu doğrusu. Enflasyonla mücadelede son dönemde atılan adımları takdir ettiğini söylüyor, ama daha yapılacak çok şey olduğunu da vurguluyordu.
"Ekonomimiz toparlanma sürecinde" cümlesi salonda hafif bir rahatlama hissi yarattı sanki. Dolar kurundaki dalgalanmalara değinirken, "Panik yok, sükunetle yol alacağız" mesajı veriyordu. İşte tam burada, ekonomi politikalarının istikrar içinde sürdürüleceğine dair güvenceyi de esirgemiyordu.
Dış Politikada Denge Arayışı
Dış politika denince... O meşhur diplomasi satrancında Türkiye'nin pozisyonunu anlatıyordu Bahçeli. Komşularla ilişkilerden küresel dengelere uzanan bir perspektif çiziyordu. "Biz denge siyaseti izliyoruz" derken, aslında Türkiye'nin bölgedeki kritik rolünü bir kez daha hatırlatıyordu.
Suriye meselesine gelince... Orada daha karmaşık bir tablo çiziyordu. Sınır ötesi operasyonlardan bahsederken, "Zamanı geldiğinde gerekeni yaparız" diyordu. O "gerekeni"nin ne olduğunu herkes az çok tahmin ediyordu aslında.
Ve Kıbrıs... O her zaman olduğu gibi Türkiye'nin kırmızı çizgilerinden biriydi. Bahçeli'nin o konudaki sözleri öyle netti ki, adeta masaya yumruğunu vuruyor gibiydi.
İç Siyasetin Gergin İklimi
İç politikaya gelirsek... Muhalefet eleştirileri hiç de yumuşak değildi. "Sorumsuz açıklamalar" diye nitelendiriyordu bazı söylemleri. Aslında siyasetin doğasında olan o sert dil, kürsüde bir kez daha kendini gösteriyordu.
Anayasa değişikliği konusuna değinmeden olmazdı tabii. Bahçeli bu hassas konuda dikkatli adımlar atılması gerektiğini vurguluyor, "Her şey zamanında olacak" diyordu. Siyasetin o meşhur 'zamanlama' meselesi yine karşımızdaydı.
Toplantı bittiğinde salondakilerin yüz ifadeleri karışıktı. Kimi düşünceli, kimi umutlu, kimi ise hala söylenenleri hazmetmeye çalışıyor gibiydi. Bahçeli'nin o net ve vurgulu mesajları, önümüzdeki günlerin siyasi gündemini şekillendireceğe benziyordu.
Ankara'da siyaset yine tüm hızıyla devam ediyordu. Bugünkü grup toplantısı da bu sürecin bir parçasıydı sadece. Ama söylenenler, özellikle terör ve ekonomi konusundaki o kararlı ifadeler, uzun süre konuşulacak gibiydi.