Tam da düşünüyordum, bir ülkenin kaderi nasıl değişir diye... İşte Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un o coşkulu mesajı geldi. Cumhuriyet'imizin 100. yılında, milletçe nasıl da gurur duyuyoruz değil mi?
Bakan Tunç'un dediği gibi -ki bence haklı- Türkiye Cumhuriyeti sadece bir yönetim biçimi değil, bizim kimliğimizin ta kendisi. Şöyle bir düşünsenize, yüz yıl önce atılan o tohumlar şimdi koskoca bir çınar oldu. Ve bu çınarın gölgesinde hep birlikte yaşıyoruz.
Geçmişten Geleceğe Bir Köprü
Aslında mesajda en çok dikkatimi çeken şey, Cumhuriyet'in sadece geçmişle övünmek olmadığı vurgusuydu. Bakan'ın da altını çizdiği üzere, bu topraklarda yaşayan herkesin hukuk güvencesi altında olması... İşte bu çok önemli. Hani derler ya, adalet mülkün temelidir diye - tam da öyle.
Gelgelelim Cumhuriyet değerlerinin korunması meselesine. Bakan Tunç'un dediklerine katılmamak elde değil doğrusu. Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü - bunlar sadece kağıt üzerinde kalan kavramlar değil. Hayatımızın her alanında hissetmemiz gereken şeyler.
100 Yıllık Yolculukta Neredeyiz?
Şu an düşünüyorum da... Yüz yıl önce kurulan bu Cumhuriyet, gerçekten de inanılmaz bir başarı hikayesi. Bakan'ın da vurguladığı gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Ama biliyor musunuz, asıl mesele bu mirası geleceğe taşımak.
Mesajda özellikle üzerinde durulan bir nokta var ki - çok önemli: Türkiye'nin daha güçlü bir şekilde yoluna devam etmesi. Bakan Tunç'un ifadelerinden anladığım kadarıyla, hükümet olarak bu konuda oldukça kararlılar. Ve bence haklılar da.
Son bir not düşeyim: Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında herkesin bu coşkuyu hissetmesi gerekiyor. Bakan'ın mesajında da belirttiği gibi, bu bayram hepimizin. Yani sadece devlet erkânının değil, sıradan vatandaşların da sahiplenmesi gereken bir kutlama.
Velhasıl, 100. yılımız kutlu olsun! Umuyorum ki önümüzdeki yüzyıllarda da bu coşkuyla kutlamaya devam ederiz.