
Haber, Ankara'dan geliyor ve iç burkan bir kaybın derin izlerini taşıyor. Cumhurbaşkanlığı'ndaki odalardan birinde, bugün her zamankinden daha ağır bir sessizlik hakim. Sebebi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çok değer verdiği bir ismi, Başdanışmanı Hamdi Kılıç'ı kaybetmiş olması.
Erdoğan, bu ani ve hüzünlü vefat haberi üzerine hemen harekete geçti. Kaleme aldığı taziye mesajı, samimiyetle yoğrulmuş, derin bir üzüntünün satır aralarına sinmişti. Sadece bir protokol metni değil, adeta bir dostun, bir yoldaşın ardından yazılmış içli bir vedaydı.
Mesajında, merhum Hamdi Kılıç'ın karakterini ve hizmet aşkını öne çıkardı. Onun, nefes aldığı her anı, bu toprakların devleti ve o devletin asıl sahibi olan milleti için faydalı bir iş yapma arzusuyla geçirdiğinin altını çizdi. Bu, sıradan bir iş disiplini değil, kökleri vatan sevgisine dayanan bir yaşam felsefesiydi onunki.
Bir Ömür, İki Kelime: Hizmet ve Adanmışlık
Kılıç'ın hayat hikayesi, insana 'Ben bu ülke için ne yapabilirim?' diye sordurtan cinsten. Öyle bir ömür ki, neredeyse her sayfası 'fedakarlık' ve 'sadakat' kelimeleriyle yazılmış. Cumhurbaşkanı, bu benzersiz adanmışlığı her fırsatta takdir ettiğini, onunla gurur duyduğunu belirtti. Kaybın sadece ailesi için değil, tüm bir millet ve devlet mekanizması için hissedileceğini vurguladı.
Acı, en çok da ailesinin yüreğine oturmuş durumda. Erdoğan, mesajının son bölümünü Kılıç'ın sevdiklerine ayırdı. Onlara sabırlar dilerken, merhuma da Allah'tan rahmet niyaz etti. 'Mekanı cennet olsun' dileği, bu gibi anlarda dilimize dolanan en kadim, en içten temennilerden biri olsa gerek.
Bu tür haberler, şu fani dünyada hepimizin aynı gemide olduğunu hatırlatıveriyor insana. Görev başında, makam koltuğunda veya sıradan bir günümüzde... Aslında her an, her şey olabilir. Hamdi Kılıç bey, ardında dolu dolu bir hayat ve saygı duyulan bir isim bırakarak aramızdan ayrıldı. Geriye, onun gibi hizmet etmek isteyenlere ilham olacak bir miras kaldı.