
Tam da ekonominin en hassas olduğu şu günlerde, Meclis koridorlarında fısıltı gazetesi hızıyla yayılan bir haber herkesi şaşkına çevirdi. Söylenen o ki, partilerin delegelerine -hem de hepsine- ciddi bir maddi destek sağlandı. Kimileri için beklenmedik bir 'nakit enjeksiyonu' olan bu ödeme, kimileri içinse tam anlamıyla bir tartışma fırtınasının fitilini ateşledi.
Olayın detaylarına bakıldığında, her delegeye 20 bin lira nakdi ödeme yapıldığı ortaya çıkıyor. Bu rakam, sokaktaki vatandaşın aylık kazancını birkaç kat aşan bir miktar. Peki ama neden? Gerekçe olarak, delegelerin yaptıkları seyahatler ve katıldıkları toplantılar nedeniyle oluşan masrafların karşılanması gösteriliyor. Ancak, bu açıklama herkesi ikna etmişe benzemiyor.
Muhalefet Ayağa Kalktı: 'Hazine İsrafı' Suçlaması
Muhalefet kanadından ise gelen tepkiler oldukça sert. CHP'li ve İYİ Partili vekiller, bu uygulamayı 'Hazine'nin cebinden yapılan lüks bir israf' olarak nitelendiriyor. Özellikle, doların tavan yaptığı, enflasyonun herkesi zorladığı bir dönemde böyle bir harcamanın kamuoyuna nasıl açıklanacağı sorgulanıyor. 'Halkın parası, siyasilerin cebine mi gidiyor?' sorusu, sosyal medyada hızla trend olan başlıklar arasına girdi bile.
İktidar tarafındaki yetkililerse, bu eleştirilere kulak tıkıyor değil. Aksine, yapılan ödemenin tamamen yasal bir zorunluluk olduğunu ve benzer uygulamaların geçmişte de olduğunu ısrarla vurguluyorlar. 'Amacın, delegelerimizin mali yükünü hafifletmek olduğunu' söylüyorlar. Fakat, bu açıklama, ödenen meblağın büyüklüğü karşısında bir hayli zayıf kalıyor.
Sonuç: Siyaset ve Paranın İç İçe Geçtiği Bir Labirent
Ortada iki tarafın da kesin olarak reddetmediği bir gerçek var: Delegelere ödeme yapıldı. Asıl mesele, bu paranın kaynağı, meşruiyeti ve zamanlaması. Siyasi arenada güven oyunları oynanırken, bu tür finansal manevralar halkın gözünde hep şüpheyle karşılanıyor. Bu son olay, belki de çok daha büyük bir hesap sorma sürecinin sadece başlangıcı. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Sırada ne var?