Öyle şeyler oluyor ki bazen insan gerçekten hayretler içinde kalıyor. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bugün basın karşısına çıktı ve tam da bu hayret verici durumlardan birine parmak bastı.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a yönelik yapılan hakaretamiz söylemler... Çelik'in bu konudaki tepkisi oldukça net ve sertti. Adeta bir nevi siyasi zehirlenme operasyonuyla karşı karşıya olduğumuzu söylüyor - ki bence de öyle.
Demokrasiye Darbe
Şunu anlamak lazım: Meclis Başkanlığı makamı, sadece bir kişiyi değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek temsil organını temsil ediyor. Bu makama yönelik her türlü hakaret, aslında demokrasimize yönelik bir darbedir. Çelik'in de altını çizdiği gibi, bu tür söylemler siyaseti zehirliyor, toplumsal barışı zedeliyor.
Düşünsenize - siyaset arenasında elbette fikir ayrılıkları olacak, tartışmalar yaşanacak. Ama iş nefret söylemine, kişisel saldırılara dönüştüğünde, orada durup 'buradan geri dönüş yok' demek gerekiyor.
Siyasi Teamüllere Aykırı
Çelik'in vurguladığı önemli bir nokta daha var: Bu tür davranışlar sadece ahlaki değil, aynı zamanda siyasi teamüllere de aykırı. Yıllardır süregelen demokratik geleneklerimiz içinde, Meclis Başkanı'na saygı her zaman ön planda tutulmuştur.
Peki ne oldu da bu gelenekler bir anda rafa kalktı? İşte bunu anlamak gerçekten zor. Belki de siyasetteki kutuplaşmanın vardığı tehlikeli boyutları gösteriyor bu durum bize.
Kurtulmuş'a yönelik bu saldırılar - ki öyle başka türlü tanımlamak mümkün değil - aslında hepimizin ortak değerlerine yapılmış bir saldırı. Çelik'in tepkisi bu yüzden çok önemli. Siyasette sınırların olması gerektiğini hatırlatıyor bize.
Zehirli Siyaset Tehlikesi
Şu 'zehirleme' tabiri gerçekten isabetli olmuş. Çünkü siyaset dediğin şey, aslında toplumu bir arada tutan harç gibi bir şey. Onu zehirlemeye kalktığınızda, bütün toplumsal dokuyu tehlikeye atmış oluyorsunuz.
Ömer Çelik'in bu çıkışı belki de bir uyanma çağrısı. Siyasetçiler arasında - hangi partiden olurlarsa olsunlar - belirli bir nezaket ve saygı çerçevesinin korunması gerektiğini hatırlatıyor.
Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz değil mi? Siyaseti zehirlemek, aslında hepimizin soluduğu havayı zehirlemekten farksız.