Tam yüz yıl oldu, inanabiliyor musunuz? Bir asır önce bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde tarihin akışını değiştiren bir destan yazıldı. İşte o destanın adı: Cumhuriyet.
Emine Erdoğan'ın kaleminden dökülen o özel mesaj, tam da bu ruhu yansıtıyordu. Sanki her kelimesinde yüz yıllık bir çınarın hikayesi vardı. "Cumhuriyetimizin 100. yılını büyük bir gurur ve coşkuyla kutluyoruz" diye başlıyordu söze - ama bu sıradan bir kutlama mesajı değildi, samimiyeti her cümleden fışkırıyordu.
Millet İradesinin Zaferi
Şöyle bir düşünsenize: Tam yüzyıl önce, millet egemenliği fikri bu topraklarda kök saldı. Emine Hanım'ın da vurguladığı gibi, bu sadece bir yönetim biçimi değildi - milletin kaderini eline almasının ta kendisiydi. "Cumhuriyet, millet iradesinin en yüce ifadesi olarak tarihteki yerini almıştır" diyordu ve haklıydı da.
O günleri yaşayan ninelerimiz, dedelerimiz anlatırdı: Nasıl bir umut dalga dalga yayılmıştı o zamanlar. İşte bu mesaj, o umudun hâlâ yaşadığını haykırıyor gibiydi.
Geçmişten Geleceğe Köprü
En çok da şu cümle çarpıcıydı: "Cumhuriyetimizin kuruluşunda emeği geçen herkesi rahmet ve minnetle anıyoruz." Bu sadece bir anma değil, geçmişle gelecek arasında kurulan sağlam bir köprü aslında. Biz bugün bu topraklarda nefes alabiliyorsak, o mücadeleler sayesinde.
Ve o meşhur söz: "Milli iradeyi her şeyin üzerinde tutan Cumhuriyetimiz..." - bu kadar net, bu kadar güçlü ifade edilebilir miydi? Sanmam.
100 Yıllık Çınarın Mesajı
Emine Hanım'ın mesajı sadece geçmişe değil, geleceğe de ışık tutuyordu. "Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun" derken, aslında yeni yüzyıla da bir selam gönderiyordu. Sanki "Daha nice yüzyıllara" diye fısıldıyordu satır aralarında.
Bu kutlamalar - bana kalırsa - sadece resmi törenlerden ibaret değil. Her Türk vatandaşının yüreğinde hissedilen, bayrağın dalgalanışında okunan bir hikaye. Emine Erdoğan da tam bu duyguyu yakalamıştı mesajında.
Son bir not: Cumhuriyet sadece bir rejim değil, bu topraklarda yaşayan herkesin ortak paydası. Bunu unutmamak lazım - her daim.