Tam 838 yıl önce... Selahaddin Eyyubi'nin komutasındaki İslam ordularının Kudüs'ü fethettiği o tarihi günün yankıları hâlâ sürüyor. Ve bugün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu anlamlı yıl dönümünde adeta tarihe not düşen bir mesaj kaleme aldı.
Öyle sıradan bir kutlama mesajı değil bu. İçinde derin bir tarih bilinci, yoğun bir duygu yükü ve belki de biraz hüzün barındıran satırlar. Erdoğan'ın kaleminden dökülen her cümle, Kudüs'ün İslam inancındaki yerini bir kez daha hatırlatıyor bize.
Tarihin Sayfalarından Günümüze Uzanan Çağrı
Mesajda dikkat çeken şey -açıkçası- sadece tarihi referanslar değil. Günümüz İslam dünyasına yönelik o ince ama güçlü vurgu. Erdoğan diyor ki: "Kudüs, sadece taşlardan ibaret bir şehir değil; her karış toprağında imanımızın izlerini taşıyan kutsal bir mekân."
Peki neden bu kadar önemli? Çünkü Kudüs denince -biliyorsunuz- sadece coğrafi bir noktadan bahsetmiyoruz. Üç semavi dinin kesişme noktası, binlerce yıllık tarihin sessiz tanığı. Ve Müslümanlar için ilk kıble.
Birleşme Çağrısı ve Ortak Sorumluluk
Şu satırlar özellikle düşündürücü: "İslam dünyası olarak Kudüs'e sahip çıkmak sadece siyasi bir tavır değil, inancımızın gereğidir." Bu cümle aslında her şeyi özetliyor. Erdoğan'ın mesajında altını çizdiği temel nokta, Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin önemi.
Günümüzde -ne yazık ki- İslam coğrafyasının farklı noktalarında yaşananlar, bu birliğin ne kadar hayati olduğunu gösteriyor. Kudüs ise tüm bu parçalanmışlığın ortasında birleştirici bir sembol olarak duruyor.
Mesajın en çarpıcı yanlarından biri de -bana kalırsa- tarihsel süreklilik vurgusu. Selahaddin Eyyubi'den bugüne uzanan o görünmez zincirin halkalarını hatırlatıyor. Ve şu soruyu sorduruyor insana: Biz bu tarihi mirasa layık mıyız?
Geçmişten Bugüne Yolculuk
1187'deki o destansı fetih sadece askeri bir zafer değildi aslında. İslam medeniyetinin hoşgörü ve adalet anlayışının da tezahürüydü. Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethettikten sonra sergilediği tavır, bugün hâlâ konuşuluyor.
Erdoğan'ın mesajında bu tarihi perspektif oldukça net. "Geçmişimizden aldığımız güçle" ifadesi boşuna değil. Çünkü tarih -biliyoruz ki- sadece geçmişte yaşanmış olaylar değil, bugünü şekillendiren ve yarını inşa eden bir rehber.
Sonuç olarak -açık konuşmak gerekirse- bu mesaj sıradan bir yıl dönümü mesajı olmanın çok ötesinde. İslam dünyasının kadim şehri Kudüs'e olan bağlılığın bir ifadesi, tarihi bir sorumluluğun hatırlatıcısı ve geleceğe dair umudun simgesi.
Belki de en önemlisi, unutmamamız gereken bir gerçeği yüzümüze vuruyor: Kudüs sadece Filistinlilerin değil, tüm Müslümanların ortak davası.