Bugün Meclis'in koridorlarında olağanüstü bir hareketlilik vardı. Adeta Türkiye'nin nabzının attığı yer olan TBMM'de, kritik bir buluşma gerçekleşti. Evet, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, tam da ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda yeniden bir araya geldi.
Komisyon Başkanı Mustafa Şentop'un koltuğunda oturduğu toplantıda -ki kendisi aynı zamanda Meclis Başkanı- siyasetin farklı renklerinden isimler aynı masayı paylaştı. Sandalyelerde AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve HDP'den üst düzey temsilciler vardı. Her biri kendi partisinin sesi olarak oradaydı ama hepsinin ortak bir amacı vardı: Türkiye'nin geleceği.
Toplantının Gündemi: Ülkenin Nabzı
Aslında kimse kolay kolay itiraf etmez ama bu tür toplantılar, siyasi iklimin gerçek termometresi gibidir. Bugünkü buluşmada da öyle oldu. Gündemdeki maddeler tek tek ele alınırken, aslında ülkenin dertleri konuşuldu. Ekonomiden güvenliğe, sosyal politikalardan demokratikleşme süreçlerine kadar uzanan geniş bir yelpaze...
Şentop'un açılış konuşmasındaki şu sözler hâlâ kulaklarda: "Farklılıklarımız zenginliğimizdir." Belki de tam da bu yüzden bu komisyon önemli - çünkü farklı seslerin aynı partisyonu okuması gereken bir dönemden geçiyoruz.
Siyasi İklimdeki Değişim Rüzgarları
Toplantıda ilginç bir detay daha vardı: Katılımcıların vücut dilleri. Eskisi gibi gergin duruşlar yerine, daha rahat bir atmosfer hakimdi. Sanki siyaset dilimiz yumuşuyor gibi - en azından bugünlük. Kim bilir, belki de bu tür buluşmalar gerçek diyaloğun kapılarını aralıyordur.
Muhalefet partisi temsilcilerinin yaptığı konuşmalarda, eleştiriler kadar yapıcı öneriler de vardı. Bu, aslında demokrasimizin sağlığı açısından umut verici bir gelişme. Çünkü biliyoruz ki sadece eleştirmek yetmiyor, çözüm önermek de gerekiyor.
Komisyonun Yol Haritası
Peki bundan sonra ne olacak? Toplantı sonrası yapılan açıklamalara bakılırsa, komisyon çalışmalarına hız kesmeden devam edecek. Önümüzdeki haftalarda yeni oturumlar planlanıyor. Hatta bazı uzmanların dinlenmesi, raporların incelenmesi gündemde.
Aslında bu komisyonun varlığı bile başlı başına önemli bir mesaj veriyor: Türkiye, sorunlarını konuşarak çözmek istiyor. Bu, herkesin üzerinde mutabık kaldığı nadir konulardan biri galiba.
Son söz olarak şunu söyleyebilirim: Bugünkü toplantı, siyasi tarihimizde küçük ama anlamlı bir adım olarak kayıtlara geçti. Belki hemen her şey değişmeyecek ama diyalog kapılarının açık kalması, en azından bir umut ışığı.