İstanbul'da gerçekleşen kritik görüşmelerde Ukrayna heyetinin başındaki isim, Türkiye'nin sergilediği performansı kelimelerle tarif etmekte zorlandı. "Böyle karmaşık bir dönemde köprü olabilmek her babayiğidin harcı değil" diyerek söze başladı.
Masada gerilim tavan yapmışken, çayların soğumaya yüz tuttuğu o anlarda bile Türk diplomatların sakinliği herkesi şaşırtmış. Kimi delegelerin kaşları çatık, kimi ise sabırsızca saatlerine bakarken, Ankara'nın devreye girmesiyle hava bir anda değişmiş.
Diplomasinin Kırılma Noktası
"Bizim için sadece bir toplantı değildi bu" diye anlatıyor Ukraynalı yetkili. "Tam da umutların tükendiği anda, masada kalan son çiçeği sulayan bir el gibiydi Türkiye."
Boğaz'ın serin rüzgarı eşliğinde yürütülen müzakerelerde, kilit konuların çözümü için ince ayarlar yapıldığı belirtiliyor. Öyle ki, bazı oturumlar planlanandan 3 saat uzamış. "Ama değdi" diyor heyet başkanı, "çünkü artık en azından bazı kapılar aralandı".
Kulislerde Neler Yaşandı?
- Özel bir menü hazırlanmış: Türk mutfağının lezzetleri stresi azaltmada etkili olmuş
- Bazı teknik detaylar için gece yarısına kadar çalışılmış
- Kimi anlarda simultane çevirmenler bile yetişememiş tempoya
Analistlere göre, bu tür diplomatik girişimlerde mekan seçimi bile büyük önem taşıyor. İstanbul'un tarihî dokusu ve coğrafi konumu, taraflar için nötr bir zemin oluşturmuş. "Burası Doğu ile Batı'nın kesiştiği nokta" diye ekliyor bir uzman, "sembolizm bile başlı başına mesaj içeriyor".
Peki ya bundan sonrası? Heyet başkanı bu soruya cevap verirken dikkatle kelimeleri seçiyor: "Yol uzun, ama en azından artık yürünecek bir yol var." Türkiye'nin bu süreçteki rolünün devam etmesini umduklarını da sözlerine ekliyor.
