Dün sosyal medyada aniden ortaya çıkan ve kısa sürede binlerce kişiye ulaşan bir video, adeta bomba etkisi yarattı. Görüntülerde, sınır hattında konuşlu bir askeri birliğimizin hedef alındığı iddia ediliyordu. Her şey o kadar hızlı oldu ki, kimse neye uğradığını şaşırdı.
Ancak işin aslı, göründüğü gibi değil. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan resmi açıklama, bu dijital çağ provokasyonunun perde arkasını tek kelimeyle ifşa etti: "Açık bir provokasyon." Evet, yanlış duymadınız. Kasıtlı ve planlı bir şekilde ülke gündemini manipüle etmek isteyenlerin yeni bir numarasıyla daha karşı karşıyayız.
Peki Ama Neydi Bu Görüntülerin Esas Meselesi?
Bakanlık sözcüsü, o görüntülerin tamamen montaj olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Hani derler ya, 'yalanın alemi yok', bu da onun dijital versiyonu işte. Amacın, Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimi bir anda tırmandırmak ve uluslararası arenada bir krize sebep olmak olduğu aşikar.
Bu, ilk de değil üstelik. Benzer içerikler daha önce de karşımıza çıktı. Ama her seferinde devletimizin ilgili birimleri, sütliman bir şekilde olaya müdahale edip, gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koymayı başardı. Bu sefer de öyle oldu. Hızlı ve net bir şekilde gereken açıklama yapıldı.
Peki Ya Sonrası? Bu Tür Provokasyonlara Karşı Ne Yapılmalı?
Bakanlık, bu tür içerikleri yayanlara karşı hem ulusal hem de uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tüm adımları atacağının altını çizdi. Bu, boş bir tehdit değil. Dijital dezenformasyonla mücadele artık küresel bir güvenlik meselesi haline geldi. Vatandaşlarımıza düşen en büyük görev ise, sosyal medyada gördükleri her içeriği hemen paylaşmak yerine, önce sorgulamak ve resmi kaynaklardan doğrulamak.
Kısacası, oltaya gelmemek lazım. Özellikle de millî konularda, ekran başında bir tuşa basmadan önce iki kere düşünmek, hepimizin vatandaşlık görevi aslında. Unutmayalım, günümüz savaşları artık sadece silahlarla değil, aynı zamanda bu tür sahte görüntüler ve bilgilerle de yapılıyor.
