Günlerden bir gün, telefon çaldı. Açan taraf, yüreği vatan sevgisiyle dolu bir şehidin ailesiydi. Diğer uçta ise, Türkiye'nin dört bir yanında yankılanan bir ses vardı: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
O an, belki de sıradan bir görüşme gibi görünebilirdi. Ama değildi. Çünkü konuşulanlar, bu topraklar için dökülen kanların, verilen mücadelenin hikâyesini anlatıyordu. "Terör örgütlerinin belini kırdık" diyordu Erdoğan, kelimeleri adeta bir yemin gibi ağırlaşarak. "Artık sindirildiler."
Yüreklerdeki Acı, Sözlerdeki Teselli
Telefonun öteki ucundaki aile, belki de o an kendilerini yalnız hissetmedi. Çünkü devlet, sadece resmi bir makam olarak değil, bir baba şefkatiyle uzanmıştı onlara. "Evlatlarımızın emaneti bizlere yürektir" der gibiydi Erdoğan. Ve ekliyordu: "Onların hatırası, bu milletin belleğinde sonsuza dek yaşayacak."
Peki ya rakamlar? Onlar da konuşuyordu aslında. Son dönemde terörle mücadelede kaydedilen başarılar, adeta bir matematiksel kesinlikle ortadaydı. Operasyonlar, etkisiz hale getirilen unsurlar, ele geçirilen silahlar... Hepsi, birer birer diziliyordu başarının defterine.
Moral Yükselten Diyalog
Görüşme sırasında Erdoğan'ın şehit ailesine verdiği destek, sıradan bir nezaketin ötesindeydi. Sanki her kelime, binlerce şehidin anısı sinmişti. "Sizlerin acısını paylaşıyoruz" demekle yetinmiyor, "Bu topraklar sizlere minnettardır" diye ekliyordu.
Ve o an, telefon hatlarında dolaşan sadece ses dalgaları değildi. Bir milletin gururu, bir devletin kararlılığı, bir halkın dayanışması vardı orada. Belki de bu yüzden, görüşme sona erdiğinde, taraflardan biri "Allah'a emanet olun" derken, diğeri "Vatan sağ olsun" diye karşılık veriyordu.
