
Londra'da dün akşam saatlerinde yapılan olağanüstü güvenlik toplantısı, beklenmedik gelişmelere sahne oldu. Kabine üyelerinin neredeyse tamamının katıldığı bu kritik buluşma, ülkenin güvenlik stratejilerini yeniden şekillendirebilecek nitelikteydi.
Toplantıda en çok konuşulan konu, son dönemde artan terör tehditleri oldu. Bir bakanın "Bu iş artık çığrından çıktı" dediği duyulurken, diğer taraftan muhalif sesler "Panik yapmanın alemi yok" diyerek farklı bir perspektif sundu.
Kılıçlar Çekildi: Kim Haklı?
İçişleri Bakanı'nın sunum yaparken elindeki belgeleri masaya vurması, ortamın gerilimini gözler önüne serdi. "Artık yumuşak politikalarla bu işin üstesinden gelemeyiz" açıklaması salonda yankılanırken, karşı taraftan gelen "Önce kendi istihbarat ağımızı düzeltelim" sesleri dikkat çekiciydi.
Üç saat süren -ve ara ara oldukça hararetli geçen- görüşmelerde şu kararlar alındı:
- Sınır güvenliği için ek 5.000 personel istihdamı
- Terörle mücadele birimlerine yeni teknolojik yatırımlar
- Ülkeye giriş-çıkışlarda biyometrik kontrol sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi
Ancak bu kararların maliyetinin nasıl karşılanacağı konusu hâlâ belirsizliğini koruyor. Maliye Bakanlığı yetkililerinin "Bütçede bu kadar esneklik yok" açıklamaları, uygulamanın önündeki en büyük engel olarak görülüyor.
Medya Patlaması Yaşanıyor
Toplantıdan sızan bilgiler, İngiliz basınında adeta bomba etkisi yarattı. The Times gazetesi "Artık yeter!" manşetiyle çıkarken, Guardian "Özgürlüklerimiz tehdit altında" başlığını tercih etti.
Uzmanlar ise ikiye bölünmüş durumda. Kimi "Geç kalınmış ama doğru adımlar" derken, kimi de "Polis devletine doğru kayıyoruz" eleştirilerini yöneltiyor.
Bu arada, muhalefet liderinin "Hükümet kendi yarattığı korku iklimiyle halkı manipüle ediyor" açıklaması sosyal medyada büyük yankı buldu. Peki, gerçekten öyle mi? Yoksa bu önlemler gerçekten gerekli mi? Cevap henüz net değil...