Gazze'deki durum her geçen gün daha da içler acısı bir hal alıyor. Resmi rakamlara göre -ki gerçek sayının çok daha fazla olduğu söyleniyor- hayatını kaybedenlerin sayısı 68 bin 280'e ulaşmış durumda. Bu sayı, neredeyse küçük bir şehrin nüfusu kadar.
93 bin 900'ü aşkın yaralı ise adeta bir kabus yaşıyor. Hastanelerin durumuysa... kelimeler kifayetsiz kalıyor doğrusu. İlaç yok, ekipman yok, elektrik yok. Doktorların ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını biliyoruz ama ne kadar dayanabilecekler, kimse bilmiyor.
Rakamların Arkasındaki İnsan Hikayeleri
Şu 68 bin 280 rakamına bakarken gözlerinizin önüne sadece sayılar gelmesin. Her biri bir anne, baba, çocuk, kardeş... Her biri bir hayat hikayesi. Ve maalesef bu hikayeler erken sonlanıyor.
Yaralı sayısının 93 bin 900'ü geçtiği söyleniyor ama -insanın içi acıyor bunları yazarken- bu yaralıların çoğu için uygun tedavi imkanı yok. Ameliyatlar mum ışığında yapılıyor, ağrı kesiciler bitmiş durumda. İnsanlık adına utandırıcı bir tablo.
Uluslararası Tepkiler ve Diplomatik Girişimler
Dünya bu insanlık dramına seyirci kalmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler'in açıklamaları, uluslararası örgütlerin raporları... Hepsi havada kalıyor. Sanki kimse gerçekten harekete geçmek istemiyor gibi.
Ortadoğu'da barış için çalışan uzmanlar -ki onlar da umutlarını yitirmek üzere- durumun daha da kötüleşebileceği uyarısında bulunuyor. "Eğer acilen kalıcı bir ateşkes sağlanmazsa" diyorlar, "bu rakamlar daha da artacak."
Peki ne yapılmalı? Bu sorunun cevabını herkes biliyor aslında. Siyasi irade, insani yardım koridorlarının açılması, sivil halkın korunması... Hepsi bildiğimiz şeyler. Ama uygulama yok. Uygulama olmadığı için de her gün yeni canlar kayboluyor.
Gazze'de yaşananlar sadece bir istatistik değil. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek bir trajedi. Ve maalesef bu trajedi devam ediyor. Her yeni gün, yeni kayıplar, yeni acılar getiriyor.