Gözlerindeki yaşlara rağmen yüzündeki tebessüm hiç eksik olmayan Muzaffer nine, belki de hayatının en anlamlı bağışını yaptı. Torunlarına biriktirdiği harçlıkları bu kez Filistin'deki çocuklar için Kızılay'a emanet etti.
"Onların gözlerindeki ışığı görmek istiyorum" diyen bu cesur kadın, aslında hepimizin unuttuğu bir şeyi hatırlattı: Yardımlaşmanın yaşı yok!
Küçük Bir Kumbaranın Büyük Hikayesi
Her sabah kahvaltıdan sonra cebine koyduğu bozuk paraları biriktirmeye başlamıştı Muzaffer teyze. Kimi zaman torunları veriyordu, kimi zaman da kendi kısıtlı bütçesinden artırabildiği kadar. (Aslında çoğu zaman kendi ihtiyaçlarından kısıyordu ama bunu kimseye söylemiyordu.)
Sonunda o küçük kumbara dolmuştu. Ama bu parayla kendine bir şeyler almak yerine, dünyanın öbür ucundaki çocukların yüzünü güldürmeyi seçti. "Benim torunlarımın karnı tok, onların da olmalı" diyerek...
Kızılay'da Duygusal Anlar
Kızılay yetkililerinin anlattığına göre, Muzaffer nine içeri girdiğinde herkes onun rutin bir iş için geldiğini sanmıştı. Ta ki elindeki poşetten küçük kumbarasını çıkarana kadar! Görevlilerden biri, "Yıllardır bu işi yapıyorum ama böylesine içten bir bağış görmedim" diye itiraf etti sonradan.
Kumbaradaki paralar sayıldığında ortaya çıkan miktar belki çok büyük değildi ama niyetin büyüklüğü herkesi derinden etkiledi. Kim bilir, belki de bu küçük bağış, büyük yardım konvoylarının önünü açacak bir kıvılcım olacaktı?
Toplumdan Tepki: "Hepimiz Muzaffer Teyze Gibi Olmalıyız"
Sosyal medyada yayılan bu haber kısa sürede binlerce beğeni topladı. Kullanıcılardan biri, "Biz gençler olarak bu kadarını düşünemiyoruz, utanıyorum" yazarken, bir diğeri "Artık kahve parasını biriktirip ben de bağış yapacağım" diye ekledi.
Muzaffer nine ise tüm bu ilgiden biraz şaşkın ama mutlu görünüyor. "Ben sadece üzerime düşeni yaptım" diyor mütevazı bir şekilde. "Keşke daha fazlasını yapabilseydim..."
Bu hikaye bize gösterdi ki; iyilik yapmak için büyük paralara gerek yok. Bazen küçük bir kumbara, büyük yüreklerle dolu olunca, mucizeler yaratabiliyor.
