Dünyanın en uç noktalarından biri olan Mariana Çukuru, insanlığın hala tam anlamıyla çözemediği bir bilmece gibi duruyor. Pasifik Okyanusu'nun batısında, Japonya'nın güneyinde konumlanan bu devasa çukur, okyanusun derinliklerinde adeta bir başka dünya saklıyor.
Peki bu inanılmaz derinlik tam olarak nerede? Aslında Mariana Çukuru için basitçe "şu ülkede" demek mümkün değil - çünkü uluslararası suların derinliklerinde yer alıyor. Guam adasının yaklaşık 340 kilometre güneybatısında bulunan bu dev çukur, adını Mariana Takımadaları'ndan alıyor. Buralar Amerika Birleşik Devletleri'nin toprağı sayılıyor, yani teknik olarak ABD'ye bağlı özerk bir bölgeden söz ediyoruz.
Rakamlarla Mariana Çukuru: Boyutları Akıl Almıyor!
Derinliği tam 10.994 metre olarak ölçülen bu çukurun en dip noktasına 'Challenger Çukuru' adı veriliyor. Bu ölçü, Everest Dağı'nın yüksekliğinden bile fazla! Yani dağın tepesini alıp bu çukura atsanız, hala üzerini 2 kilometreden fazla su örtecek. İnanılır gibi değil, değil mi?
İşin ilginç yanı, bu derinlik ilk kez 1875'te keşfedilmiş. HMS Challenger gemisi - evet, çukura adını veren gemi - o yıllarda basit bir halat ve çıpa kullanarak ilk ölçümleri yapmış. Tabii o zamanlar teknoloji bu kadar gelişmiş değildi, ölçümler biraz farklı çıkmıştı. Ama yine de o dönem için bile oldukça etkileyici bir keşifti.
Bu Derinlikte Hayat Mümkün mü?
İnsan aklının almakta zorlandığı bir diğer nokta da buradaki yaşam. Suyun yüzeyinden kilometrelerce aşağıda, inanılmaz basınç altında bile canlılar yaşayabiliyor. Dev amphipod karidesleri, yassı balıklar ve hatta mikroorganizmalar... Bu yaratıklar, bizim için ölümcül olan koşullarda hayatta kalmanın yollarını bulmuşlar.
Basınç deseniz, yüzeydekinin neredeyse 1000 katı kadar! Yani her santimetrekaresine 1 tonun üzerinde basınç uygulanıyor. Bu koşullarda insan yapımı denizaltılar bile ancak birkaç saat dayanabiliyor.
James Cameron'un 2012'deki dalışını hatırlarsınız belki - 'Titanic' filminin yönetmeni, özel tasarlanmış denizaltıyla bu derinliğe inmişti. Orada gördüklerini anlatırken "Başka bir gezegene inmiş gibiydim" demişti. Haklıydı da...
Neden Bu Kadar Önemli Bu Çukur?
Aslında Mariana Çukuru sadece derinliğiyle değil, bilimsel değeriyle de önem taşıyor. Yer kabuğunun hareketleri, okyanus akıntıları, iklim değişikliği ve hatta yaşamın sınırları hakkında bize paha biçilmez bilgiler sunuyor.
Araştırmacılar her yeni dalışta yeni türler keşfediyor. Kim bilir, belki de o derinliklerde daha keşfedilmemiş yüzlerce canlı türü bizleri bekliyordur. Okyanusun bu gizemli derinlikleri, uzay kadar bilinmezlikle dolu sonuçta.
Şahsen düşünüyorum da, dünyamızda hala bu kadar keşfedilmemiş yerlerin olması hem heyecan verici hem de biraz ürkütücü. Mariana Çukuru bize şunu hatırlatıyor: İnsanoğlu olarak hantalığımızla övünürken, aslında kendi gezegenimizin bile sırlarını tam olarak çözebilmiş değiliz.
