Hayat, bazen insana acımasız oyunlar oynuyor. Bessar Esed için bu oyun, ekran başında geçirdiği sayısız saatle başladı ve şimdi onu dört duvar arasına hapsetti. Suriyeli bu genç adam, artık sokağa çıkamıyor - evet, yanlış duymadınız, kapısından bir adım bile atamıyor.
Peki nasıl oldu da böyle bir noktaya geldi? İşin iç yüzü gerçekten düşündürücü.
Dijital Dünyanın Esiri
Bessar'in hikayesi, aslında pek çoğumuzun aşina olduğu bir senaryoyla başlıyor. Oyun oynamakla başlayan süreç, zamanla kontrolden çıkmış. Öyle ki, artık gerçek dünyayla bağları kopmuş durumda. Sosyal hayatı rafa kalkmış, arkadaşlıkları sona ermiş.
Şu anki durumuysa içler acısı. Evinden çıkamıyor - hani şu bildiğimiz sokağa, bakkala, komşuya. Hepimizin her gün yaptığı o sıradan şeyler, onun için ulaşılmaz bir hayal haline gelmiş.
Bağımlılık Kıskacında Bir Hayat
Uzmanların dediğine bakılırsa, Bessar'in yaşadığı durum modern çağın en büyük tehlikelerinden biri. Oyun bağımlılığı denilen şey, işte tam da böyle bir şey. İnsanı yavaş yavaş içine çekiyor ve bir bakmışsınız, gerçek dünyayla tüm bağlarınız kopmuş.
Aslında düşününce, hepimiz biraz Bessar değil miyiz? Telefonlarımız, bilgisayarlarımız, oyunlarımız... Ama onunki çok farklı, çok daha derin.
Peki Ya Çözüm?
Bu noktada akla gelen soru şu: Bessar için bir umut ışığı var mı? Uzmanlar, bu tür bağımlılıklardan kurtulmanın mümkün olduğunu söylüyor ama tabii ki kolay değil. Profesyonel destek, aile yardımı ve en önemlisi - kişinin kendisinin bu durumdan kurtulmayı gerçekten istemesi gerekiyor.
Belki de en acı tarafı şu: Bessar, aslında sadece bir istatistik değil. Onun hikayesi, dijital çağın karanlık yüzünü gösteren canlı bir örnek. Ve maalesef, onun gibi daha nice insan var out there.
Sonuç olarak, Bessar Esed'in hikayesi hepimize bir ayna tutuyor. Teknolojinin nimetlerinden faydalanırken, onun esiri olmamak gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü gerçek hayat, ekranların ardında değil, dışarıda - o sokağın hemen karşısında bekliyor.