Güllerin Sihirbazı: Rasim Özdenören'in Bahçesinde Renk Cümbüşü
Güllerin Sihirbazı Rasim Özdenören

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bahçesine adım atan Rasim Özdenören, toprağa dokunurken hissettiği o tarifsiz huzuru anlatırken gözleri parlıyor. "Güller benim terapistim" diyor gülümseyerek. Yıllarını verdiği bu renk cümbüşünün arasında, her bir tomurcuğun hikayesini ezbere biliyor.

Kimileri için sıradan bir hobi olabilir belki, ama onun için gül yetiştirmek bambaşka bir tutku. Sabırla, sevgiyle, bazen de küskün gülleriyle konuşarak geçirdiği onlarca yıl... "Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ" sözünü adeta yaşatıyor Özdenören.

Güllerle Kurulan Dostluk

Bahçesinde yüzlerce çeşit gül yetiştiren Özdenören, "Her gülün karakteri farklı" diyor. Kimi nazlı, kimi dayanıklı, kimi de inatçı... Ama hepsinin ortak noktası, onun ellerinde adeta şahlanıyor olmaları. "Güllerle konuşmayı öğrendim" diye ekliyor, "Susarlar bazen, o zaman neyi yanlış yaptığımı anlamaya çalışırım."

Komşuları artık onu "gül dede" diye çağırıyor. Bahçesinin etrafında dolaşan meraklılara gül bakımının inceliklerini anlatmaktan büyük keyif alıyor. "Toprak ana gibidir" diye açıklıyor, "Ne verirsen onu alırsın."

Emek ve Sabırın Kokusu

Gül yetiştirmenin sadece sulamaktan ibaret olmadığını vurguluyor Özdenören. Doğru budama teknikleri, toprak hazırlığı, gübreleme... Her detayın önemli olduğunu söylerken, "Yapraklarına bakarak sağlığını anlarsın" diye ekliyor. Bahçesindeki en yaşlı gülün 15 yaşında olduğunu ve hâlâ her yıl coşkuyla açtığını gururla anlatıyor.

"Bazen bir gül fidanı için aylarca bekledim" diyor gözleri dolarak. Sabrın meyvesini almanın verdiği mutluluğu tarif etmekte zorlanıyor. Güllerinin bazılarının isimleri bile var: "Sultan", "Prenses", "Ateşböceği"...

Gün batımında bahçesinde dolaşırken, güllerinin ona fısıldadıklarını duyduğunu söylüyor. Belki de doğayla kurduğu bu büyülü bağ, onu diğer gül yetiştiricilerinden ayıran şey. Rasim Özdenören'in hikayesi, emek ve sevginin nasıl mucizeler yaratabileceğinin canlı kanıtı adeta.