Kim derdi ki ekranların sevilen yüzleri, o meşhur Karadeniz yeşiline kendilerini bu kadar kaptıracak? Ama öyle oldu işte. Sanki bölgenin o meşhur sisleri gibi, bir büyü çöktü üzerlerine ve artık geri dönüş yok.
Düşünsenize, bir anda her şeyi bırakıp gidiyorsunuz. O upuzun, virajlı yollarda kaybolup gidiyorsunuz. İnsan "Acaba deli miyim?" diye soruyor kendine ama sonra o manzarayı görüyor, o havayı soluyor ve anlıyor ki doğru yoldasın.
Doğanın Çağrısına Kulak Vermek
Bazı anlar vardır, hayatınızın dönüm noktası olur. İşte onlar için de öyle oldu. Kameralar, ışıklar, şöhret... Hepsi bir anda anlamını yitiverdi. Yerini aldı yemyeşil yaylalar, hırçın dalgalar ve o mis gibi temiz hava.
Kimileri için kaçış gibi görünse de aslında tam bir varoluş hikayesi bu. Kendini bulma yolculuğu desem daha doğru olur. Orada, doğanın kucağında, her şey yeniden başlıyor çünkü.
Yeni Bir Hayatın Eşiğinde
Şimdi soruyor insan kendine: "Peki ya sonrası?" Cevap aslında çok basit - sonrası yok! Çünkü bir kez Karadeniz'in büyüsüne kapıldın mı, artık eskisi gibi olamazsın. O denizin mavisi, ormanların yeşili işliyor ruhuna.
Belki de hepimizin ihtiyacı olan şey bu: sıfırdan başlamak. Tabii bunun için biraz cesaret gerekiyor. O cesareti bulmak ise herkesin harcı değil maalesef.
Gidenler anlatıyor: "İnsan gerçekten değişiyor orada" diyorlar. Sanki zaman farklı akıyor, hayat daha anlamlı geliyor. Kim bilir, belki de hepimizin kaçıp gitmek istediği bir Karadeniz hayali vardır içimizde.
Peki ya siz? Hiç düşündünüz mü böyle bir değişimi? O upuzun, virajlı yollarda kaybolmayı? Belki de sıranız sizde...