
Kim derdi ki o gösterişli partilerin, lüksün simgesi Leyla Alaton, bir gün "az çoktur" diyecek? Ama öyle oldu. İstanbul'un en renkli simalarından biri, şimdilerde bambaşka bir hayatın kapılarını aralıyor.
"Bir sabah uyandım ve etrafımda yığılı eşyaların bana nefes aldırmadığını fark ettim," diyor gözlerini kısarak. Sanki o anı yeniden yaşıyor gibi. "Kıyafetler, ayakkabılar, hiç kullanmadığım mutfak eşyaları... Hepsi birer yük gibi gelmeye başlamıştı."
Kırk Yıllık Alışkanlıklara Veda
Alaton'un değişim hikayesi, pandemi dönemine denk geliyor. "Evde kaldığımız o günler," diye anlatıyor el hareketleriyle, "eşyalarla aramdaki ilişkiyi sorgulamama neden oldu. Ne çok şey biriktirmişim meğer!"
- Gardırobundaki 300 parçayı 50'ye düşürdü
- 10 çift siyah ayakkabıyı 2 çiftle sınırladı
- "Bir şey alacağım zaman kendime 3 soru soruyorum artık" diyor
Peki bu radikal değişim çevresinde nasıl karşılandı? "Kimileri şaşırdı tabii," diye gülümsüyor. "Ama beni tanıyanlar, her zaman beklenmedik hareketler yapabileceğimi bilir."
Yeni Hayat, Yeni Mutluluklar
Alaton'un şimdiki evi, eski halinin adeta zıttı. "Sade duvarlar, birkaç özenle seçilmiş obje," diye tarif ediyor. "Ve inan bana, hiçbir şey eksik değil. Tam tersine, her şey yerli yerinde."
Bu değişimin iş hayatına da yansıdığını ekliyor: "Daha net düşünüyorum. Kararlarım daha hızlı. Çünkü zihnim de tıpkı evim gibi dağınıklıktan arındı."
Son bir tavsiye? "Deneyin," diyor göz kırparak. "Belki siz de keşfedersiniz - fazlalıklarımız aslında bize ne kadar az hizmet ediyormuş."