Kim demiş sevdiğin için her şeyi göze almalısın diye? Bazen en büyük sevgi, 'hayır' diyebilmekte saklı. İşte tam da bu yüzden, ilişkilerde o ince çizgiyi korumak sandığımızdan çok daha kritik.
Feda Etmek mi, Dengeyi Korumak mı?
Şu hayatta en kolayı, sevdiğimiz insanlar uğruna kendimizi unutmaktır belki de. Ama işin aslı, gerçek sevgi hiçbir zaman 'ya hep ya hiç' demez. Bir ilişkinin sağlıklı olup olmadığını anlamanın en basit yolu: Kendinizi tükenmiş hissetmeden verebiliyor musunuz?
Düşünsenize, sürekli veren taraf olmak nasıl bir şey? Bir süre sonra içten içe kızgınlık birikiyor - hem karşı tarafa hem de kendinize. Oysa sevgi, iki kişinin birbirini tamamlaması değil, tam olmasıdır.
Sınırlar: İlişkilerin Görünmez Koruyucuları
İşte size altın değerinde bir bilgi: Sınırlar, sevgisizlik değil, tam tersine öz-sevginin en somut göstergesidir. Peki nasıl çizeceğiz bu sınırları?
- Önce kendi ihtiyaçlarınızın farkına varın (Evet, bu bir lüks değil!)
- 'Hayır' demeyi öğrenin - tereddüt etmeden
- Karşı tarafın tepkilerinden sorumlu olmadığınızı unutmayın
Biliyor musunuz, sınır koymak aslında ilişkiyi bitirmek değil, onu daha sağlam temeller üzerine oturtmaktır. Tıpkı bir bitkiyi gereğinden fazla sulamanın çürümesine yol açması gibi...
Peki Ya Fedakarlık?
Elbette ilişkilerde fedakarlık olacak. Ama bu tek taraflı ve sürekli bir hal aldığında, adı artık fedakarlık değil, 'kendini inkâr' oluyor. İşin sırrı, verirken kendinizden ödün vermemekte yatıyor.
Şöyle düşünün: Kendi bardağınız boşken başkasınınkini dolduramazsınız. Önce kendi ihtiyaçlarınızı karşılamak bencillik değil, zorunluluktur. Hem, gerçekten seven insan, sizin sınırlarınıza saygı duymaz mı?
Dengeli Bir İlişkinin 5 Altın Kuralı
- Kendinize ayırdığınız zamanı asla feda etmeyin
- Suçluluk duymadan ihtiyaçlarınızı ifade edin
- Karşılıklı saygı olmadan sevginin uzun vadeli olamayacağını unutmayın
- İlişkinin sizi değil, sizin ilişkiyi beslemesine izin verin
- Bazen en büyük sevgi, karşı tarafın kendi başına öğrenmesine izin vermektir
Son bir şey daha: Dengeyi korumak, ilişkinin sıcaklığını azaltmaz. Tam tersine, iki tarafın da kendini güvende hissettiği bir alan yaratır. Belki de gerçek aşk, birbirini kaybetme korkusuyla değil, birlikte büyüme arzusuyla yaşanandır.
