
Şu hayatta herkesin peşinde koştuğu bir şey var: zenginlik. Ama durun bir dakika! Gerçekten de altınlar, lüks arabalar, devasa villalar mı dolduruyor içimizdeki o boşluğu? Yoksa hepimiz yanlış yerde mi arıyoruz mutluluğu?
Düşünün bir kere... Sabah uyandığınızda içinizi kaplayan o tarifsiz huzur, sevdiklerinizle paylaştığınız kahkahalar, size değer veren insanların varlığı - işte asıl hazine bunlar değil mi? Para elbette önemli ama her şey demek değil. Kimi zaman bir fincan kahvenin verdiği keyif, milyon dolarlık şaraplardan daha değerli olabiliyor.
Modern Dünyanın Büyük Yanılgısı
Günümüzde herkes daha fazlasını istiyor. Daha büyük ev, daha pahalı araba, daha lüks tatiller... Peki ya sonra? Tüketim çılgınlığı içinde kaybolup gidiyoruz. Oysa gerçek zenginlik:
- Uyandığınızda "bugünü dört gözle bekliyorum" diyebilmek
- Gece başınızı yastığa koyduğunuzda içinizin rahat olması
- Kendinize ve yaptıklarınıza saygı duyabilmek
- Sevdiklerinizle geçirdiğiniz kaliteli zaman
Bunları satın alamazsınız. Ne kadar paranız olursa olsun...
Bilgeliğin Sessiz Çığlığı
Eski bir Çin atasözü der ki: "Zengin olmak istiyorsan, sahip olduklarını say, istediklerini değil." Ne kadar da doğru! Sürekli daha fazlasını isteyen bir zihin asla tatmin olamaz. Oysa minnettarlık, içimizdeki en güçlü zenginlik kaynağı belki de.
Bir düşünün: En mutlu anılarınızın kaç tanesi gerçekten parayla alınabilir şeylerle ilgili? Çocuğunuzun size sarılması, bir arkadaşınızla uzun uzun sohbet etmek, doğada geçirdiğiniz huzur dolu saatler... İşte gerçek hazineler bunlar.
Peki ya siz? Bugün kendinizi zengin hissettiniz mi? Yoksa hep "şunu alsam, bunu alsam" diye mi düşünüyorsunuz? Belki de durup bir nefes almanın, sahip olduklarınızın farkına varmanın tam zamanıdır.