
Güneşin altın rengi ışıklarının İztuzu Sahili'ni yavaş yavaş terk ettiği o büyülü akşamüstü, tam da insanın içini huzurla dolduran o vakitte, inanılmaz bir doğa olayına tanıklık ettik. Sahil adeta hareketlenmişti - minik caretta carettalar, yuvalarından çıkmak için adeta birbiriyle yarışıyordu.
Ortalık tam bir heyecan ve sevinç karışımıydı. İnsan görünce hayret ediyor - doğdukları andan itibaren içgüdüsel olarak denize doğru ilerleyen bu minik canlılar, adeta bir yaşam mücadelesi veriyordu. Her biri, binlerce yıldır süren bu kadim yolculuğun küçük ama önemli bir parçasıydı.
Bir Yıllık Emek, Bir Gecede Meyvesini Verdi
DEKAMER yetkilileri, gözlerindeki gurur ve mutlulukla anlatıyordu olan biteni. "Yaklaşık bir yıldır süren çalışmalarımızın karşılığını aldık" diyordu bir görevli, sesindeki heyecanı gizleyemeyerek. Aslında düşününce - bu küçük yavruların hayata tutunma mücadelesi, hepimizin içindeki yaşama arzusunu hatırlatıyor insana.
Gece boyunca devam eden bu muazzam yolculukta, tam 30 bin yavru kaplumbağa denizle buluştu. İnanması güç bir sayı değil mi? Öyle ama gerçek. İztuzu Sahili, adeta bir yaşam festivaline ev sahipliği yaptı o gece.
Koruma Çalışmaları Meyvelerini Veriyor
Şunu itiraf etmeliyim - insan bazen doğanın bu mucizelerine tanıklık edince, yaptığımız koruma çalışmalarının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlıyor. DEKAMER'in yuva koruma, yavru çıkışı izleme ve destek çalışmaları olmasaydı, belki de bu yavruların birçoğu denize ulaşamayacaktı.
Uzmanların dediğine göre, bu yılki yavru çıkış oranları gerçekten umut verici. Yaklaşık 700 yuvadan çıkan yavruların denize ulaşma başarısı, nesillerinin devamı için büyük önem taşıyor. Doğanın dengesi işte böyle küçük mucizelerle sağlanıyor.
O gece sahilde olanlar için unutulmaz bir anıydı. Minik kaplumbağaların denize ulaşma çabası, insana yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Doğanın bu sessiz ama bir o kadar da güçlü direnişi, hepimizin içinde bir umut ışığı yakıyor.