Kim hayal etmez ki şu meşhur Eyfel Kulesi'nin altında bir kahve içmeyi? Ya da Louvre'un labirent gibi koridorlarında kaybolmayı? Fransa, özellikle de Paris, tam da bu hayalleri gerçek kılan yerlerden biri. Ama heyecanlı bir Fransa tatili planlarken, işinize yarayacak birkaç püf noktasını bilmekte fayda var.
Paris'e Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler
Şehir ışıklarının büyüsüne kapılmadan önce, bazı pratik detayları hallettiniz mi? Mesela:
- Vize işlemlerini erkenden halletmek (son dakika stresi istemezsiniz)
- Hava durumuna göre valiz hazırlamak - Paris havası bildiğiniz gibi, bazen güneşli bazen şemsiyeli!
- Telefonunuzda mutlaka bir metro haritası indirmek
Bir de şu var: Fransızca 'merhaba' demeden giriş yapmayın restoranlara. Basit bir 'Bonjour' bile garsonlarla ilişkinizi değiştirebilir. Deneyin, göreceksiniz!
Gezilecek Yerler: Sadece Turistik Mekanlar Değil
Evet, Eyfel ve Louvre olmazsa olmaz. Ama Paris'in ruhu, o daracık sokaklarda, küçük butiklerde ve mahalle kafelerinde saklı. Montmartre'da bir ressamın fırçasını izlemek ya da Seine Nehri kenarında eski kitapları karıştırmak... İşte asıl Paris buralarda.
Bir de şu var: Herkes Champs-Élysées'ye gider ama Le Marais'ın o bohem havasını kaçırır. Siz farklı olun!
Fransız Mutfağına Dalış
Croissant'lar, peynirler, şaraplar... Liste uzar gider. Ama dikkat! Turist tuzağı restoranlara düşmeyin. Yerel halkın gittiği, küçük butik yerleri tercih edin. Mesela bir boulangerieden taze çıkmış baget almak bile başlı başına bir deneyim.
Bir ipucu daha: Fransızlar akşam yemeğini geç yer. Saat 19.00'dan önce restoran bulmak zor olabilir. Sabredin, değecek!
Son bir not: Tatilinizi fotoğraflarla ölümsüzleştirin ama sürekli telefonla değil. Bazen sadece anın tadını çıkarın. Paris bunu hak ediyor.
