İstanbul'un göbeğinde, turistlerin cıvıl cıvıl sokaklarında dolaştığı o meşhur Ortaköy meydanına sadece birkaç adım mesafede, dün sabah saatlerinde insanlığın en karanlık yüzüne tanıklık edildi. Bir çöp konteyneri. Sıradan, her gün önünden geçip gittiğimiz, belki de farkına bile varmadığımız bir konteyner. İçinde ise, henüz hayata gözlerini açmış, belki de hiç açmamış bir bebeğin cansız bedeni...
Olay, sabahın erken saatlerinde, civardaki bir iş yerine gitmekte olan bir vatandaşın çöp konteynerinin yanından geçerken fark ettiği 'tuhaf' bir durum üzerine patlak verdi. İlk başta ne olduğunu anlamlandıramadı. Belki de anlamak istemedi. Ancak içgüdüleri ve merakı ağır bastı. Yaklaştı, baktı ve o an gördükleri karşısında donakaldı. Yüreğine bir anda ağır bir sıkıntı çöktü. Hemen 112 Acil Çağrı Merkezi'ni aradı ve sesi titreyerek durumu anlattı.
Olay Yerine Yoğun Operasyon
Kısa süre içinde olay yerine polis ekipleri, sağlık görevlileri ve adli tıp uzmanları sevk edildi. Sokak, bir anda siren sesleriyle yankılandı. Meraklı bakışların ortasında, konteynerin etrafı hemen emniyet şeridiyle çevrildi. İşini gücünü bırakan esnaf ve vatandaşlar, olup biteni anlamaya çalışıyor, yüzlerinde derin bir şaşkınlık ve hüzün ifadesi okunuyordu. Ortaköy gibi bir yerde, böyle bir manzara... Akıl alır gibi değildi.
Sağlık ekipleri yapılan ilk kontrollerde bebeğin hayatını kaybettiğini tespit etti. Soğuktu. Çok değil, birkaç saat önce ölmüş olabileceği düşünülüyordu. Ceset, gerekli incelemelerin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Polis ekipleri, güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye aldı. O konteynere kimlerin yaklaştığını, o minicik bedeni oraya kimin, ne zaman, hangi duyguyla bıraktığını bulmaya çalışıyorlardı.
Toplumsal Bir Yara: Neden?
Bu tür olaylar, sadece adli bir vakadan çok daha fazlasını temsil ediyor aslında. Toplumun kanayan bir yarasını, görmezden geldiğimiz, belki de görmek istemediğimiz tarafını ortaya seriyor. İnsan, böyle bir şeyi nasıl yapabilir? Hangi çaresizlik, hangi umutsuzluk, bir anneyi ya da babayı böyle korkunç bir eyleme sürükleyebilir? Bunlar, cevabını bulması en zor sorulardan.
Uzmanlar, doğum sonrası depresyonun, ekonomik sıkıntıların, aile içi baskıların veya toplumsal damganın bireyleri bu tür çıkmazlara sürükleyebileceğini belirtiyor. Peki ya önleme mekanizmaları? Sosyal destek sistemleri yeterli mi? İşte asıl sorgulamamız gereken nokta burası bence. Böyle trajedileri yaşamamak için, insanları bu denli çaresiz hissetmeyecek bir toplum inşa etmek zorundayız.
Ortaköy'deki o soğuk çöp konteyneri, sadece bir bebeğin değil, belki de hepimizin vicdanının orada bıraktığımız bir yükü temsil ediyor. Cevap bekliyor.
