Haber, İstanbul'un gürültüsüne inat sessizliğe bürünmüş bir daireye dairdi. Maçka'daki o apartman, artık derin bir hüznün adresi olacaktı.
Olay, dün sabah saatlerinde, komşularının tuhaf bir sessizlikten duyduğu endişeyle filizlendi. Kapısını çalıyorlar, telefonlarına cevap alamıyorlardı. İçeriden hiçbir hayat belirtisi yoktu. Olağanüstü bir şeyler olduğunu hisseden bir komşunun, durumu polise bildirmesiyle her şey başladı.
Olay yerine gelen polis ekipleri, kapıyı açtıklarında hiç kimsenin hazırlıklı olamayacağı bir manzarayla karşılaştı. Prof. Dr. Tahire Başerer, evinde hayata veda etmişti. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin bu kıymetli hocasının ani kaybı, geride derin bir şok ve tarifsiz bir üzüntü bıraktı.
Akademinin Yıldızlarından Biri Söndü
Kendisi, İstanbul Üniversitesi’nin köklü koridorlarında yıllarca öğrenciler yetiştirmiş, alanında isim yapmış bir bilim insanıydı. İşletme Fakültesi’ndeki dersleri ve akademik çalışmalarıyla tanınıyordu. Öğrencileri onu sadece ders anlatan biri olarak değil, hayata dair de fikir veren bir rehber olarak görürdü. Ölüm haberi, üniversite çevresinde adeta şok etkisi yarattı.
Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: Böylesine ani bir veda nasıl oldu? Cevap, henüz meçhul. Savcılık talimatıyla başlatılan soruşturma kapsamında adli tıp ekipleri otopsi yapmak üzere hocanın naaşını inceledi. Ancak ölüm nedeninin ne olduğu, o çok beklenen otopsi raporunun sonuçlarına bağlı. Polis, olay yerinde herhangi bir şüpheli duruma rastlamadığını açıkladı. Yani, dışarıdan müdahale izi yok. Peki ya içeriden?
İstanbul Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, “Hocamızı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz” denilerek, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilendi. Sosyal medya, öğrencilerinin ve meslektaşlarının hüznünü paylaştığı gönderilerle doldu taştı. Kimi anılarını anlattı, kimi onun bilgeliğinden nasibini aldığı anları...
Geride kalanlarsa, cevapsız sorularla ve büyük bir boşlukla baş başa. Bir bilim insanını, bir hocayı, bir komşuyu kaybettik. Geriye, sessiz bir apartman dairesi ve içimizdeki o derin sızı kaldı.
