
İstanbul'un gürültülü caddelerinden Sakarya'nın sakin sokaklarına uzanan bir husumet, beklenmedik bir şiddetle patlak verdi. Her şey, iki grup arasındaki söylenmeyen, ama herkesin hissettiği o gerginlikle başladı aslında. Sosyal medya hesaplarından yapılan alevleyici paylaşımlar, zaten gergin olan ortamı iyice kızıştırdı.
Derken... O kanlı gece geldi çattı. Sakarya'nın bir ilçesinde, adeta bir korku filminin sahnesini andıran bir infaz yaşandı. Kurşunların sesi, gece sessizliğini paramparça etti. Olay yerine ulaşan polis ekipleri, dehşet verici bir manzarayla karşılaştı. Bir kişi hayatını kaybetmiş, bir diğeri ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştı.
Peki nasıl oldu da bu kadar ileri gidildi? İşin iç yüzüne baktığınızda, sosyal medyanın ne kadar tehlikeli bir silaha dönüşebileceğini görüyorsunuz. Taraflar, adeta dijital bir savaş alanına çevirmişlerdi platformları. Hakaretler, tehditler, gözdağı vermeye yönelik paylaşımlar... Hepsi, bu kanlı finalin habercisi gibiydi aslında.
Sosyal Medya: Modern Zamanların Kanlı Sahnesi
Olayla ilgili en çarpıcı detaylardan biri de, fail ya da faillerin sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar oldu. İnfaz sonrasında bile, pervasızca gönderiler paylaşmaya devam ettiler. Bu, belki de günümüz suç profilinin ne kadar değiştiğinin en acı kanıtı.
Emniyet yetkilileri, olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma yürütüyor. İstanbul ve Sakarya'daki ekipler, koordineli bir şekilde çalışarak zanlıları tespit etmeye çalışıyor. Ancak şunu söylemeliyim ki, sosyal medya hesaplarının anonimlik perdesi, işlerini oldukça zorlaştırıyor.
Bu olay, aslında hepimize çok önemli bir şey hatırlatıyor: Sanal dünyada yazılan her söz, gerçek dünyada yankı bulabiliyor. Öfke, nefret ve şiddet diliyle yazılan her mesaj, bir gün karşımıza tahmin edemeyeceğimiz sonuçlarla çıkabilir. Sakarya'da yaşanan bu trajedi, maalesef bunun en acı örneği.