Yine o bildik, iç kanatan manzara. Gazze Şeridi'nde insani yardım kuyruğunda bekleyen masumlar, bir anda ölümle burun buruna geldi. İsrail güçlerinin ateşiyle hayatlar bir anda son buldu. Tam 22 can… İçlerinden 13'ü, sadece bir parça ekmek ve temel ihtiyaçlar için sırada bekliyordu. Geriye kalan ise yaralılar ve bir ulusun bir kez daha kanayan yarası.
Olay, Deir el-Balah bölgesinde meydana geldi. Bölge sakinleri, insani yardım konvoyunun gelişini beklerken, İsrail askerlerinin aniden ateş açtığını anlatıyor. Görgü tanıkları, olayın ‘korkunç’ bir manzara olduğunu, her yerin kan içinde kaldığını söylüyor. Adeta bir av sahnesi…
Uluslararası Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor
Bu son saldırı, uluslararası camiada da büyük bir infiale yol açtı. Birleşmiş Milletler yetkilileri, ‘sivillere yönelik saldırıların kabul edilemez olduğunu’ vurgulayarak acil bir soruşturma çağrısında bulundu. İnsan hakları örgütleri ise İsrail’i ‘savaş suçu işlemekle’ suçluyor. Peki, bu kadar uyarıya rağmen neden durdurulamıyor bu insanlık trajedisi?
Filistin kaynakları, son dönemde artan saldırılar nedeniyle zaten kritik durumda olan insani durumun daha da kötüleştiğini belirtiyor. Yardım kuruluşları, bölgeye acil gıda ve tıbbi malzeme ulaştırmanın giderek zorlaştığını ifade ediyor. Halk, adeta bir açık hava hapishanesinde yaşam mücadelesi veriyor.
Peki Ya Sonra?
Bu karanlık tablo karşısında insan ister istemez umutsuzluğa kapılıyor. Ancak unutmamak gerekir ki, insanlık tarihi zulme karşı direnişle yazılmıştır. Uluslararası toplumun somut adımlar atması, bu tür katliamların bir daha yaşanmaması için çaba göstermesi şart. Aksi takdirde, bu görüntüler hafızalardan silinmeyecek ve tarih bir gün bu zulmü yapanları elbette yargılayacaktır.
Son söz yerine: Gazze’de akan her damla kan, insanlığın ortak vicdanında derin bir yara daha açıyor. Bu yaraların sarılması için adalet ve insani değerler uğruna mücadele etmekten başka çaremiz yok.
