
Washington yönetiminin bu hamlesi, uluslararası diplomasi sahnesinde oldukça sert yankı uyandırdı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılımı için ABD'nin vize vermeyi reddetmesi, adeta soğuk bir duş etkisi yarattı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu gelişmeyi değerlendirirken kelimeleri özenle seçti. "Son derece talihsiz bir karar" ifadesini kullandı ki, diplomatik dilde bu oldukça güçlü bir tepki sayılır. Zira uluslararası protokolde beklenenin tam aksi bir durumla karşı karşıyayız.
Diplomasinin Görünmeyen Yüzü
Fidan'ın altını çizdiği önemli bir nokta var: BM Genel Kurulu gibi küresel bir platformda tüm devlet başkanlarının serbestçe katılımı esas. Bu, yazılı olmayan ancak herkesin saygı gösterdiği temel bir kural. ABD'nin bu hamlesi, işte tam da bu geleneği hiçe sayıyor.
Peki ama neden? Washington'dan gelen resmi açıklamalar pek tatmin edici değil. Aslında arka planda çok daha karmaşık bir diplomatik satranç oyunu döndüğü aşikar. Filistin-İsrail meselesinde ABD'nin tarafgirlik yaptığı yönündeki eleştiriler, bu son vize kriziyle birlikte iyice alevlendi.
Türkiye'nin Duruşu Net
Bakan Fidan'ın mesajı kristal berraklığında: "Filistinlilerin haklarını savunmaya devam edeceğiz." Bu ifade, Türkiye'nin bölgesel politikalarında son derece istikrarlı olduğunu gösteriyor. Değişen uluslararası konjonktüre rağmen Ankara'nın Filistin davasına verdiği destekte en ufak bir taviz yok.
Aslında bu durum sadece bir vize meselesinden çok daha derin. Uluslararası hukukun temel ilkeleri ve devletler arasındaki güven ilişkisi sorgulanıyor. BM'ye ev sahipliği yapan bir ülkenin, bir devlet başkanını bu şekilde dışlaması, diplomasi tarihinde pek de alışıldık bir durum değil.
Sonuçları Ne Olacak?
Kısa vadede: Uluslararası arenada ABD'ye yönelik eleştiriler artacak. Orta vadede: Filistin meselesinde Washington'un tarafsızlığı iyice sorgulanacak. Uzun vadede ise: Devletler arasındaki bu tür krizler, diplomasi kurallarının yeniden yazılmasına neden olabilir.
Fidan'ın da vurguladığı gibi, bu tür adımlar barış sürecine hiçbir katkı sunmuyor. Aksine, zaten karmaşık olan Ortadoğu diplomasini daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Son düşünce: Diplomasi, diyalogla yürütülür. Kapıları kapatmak yerine, daha fazla iletişim kanalı açmak gerek. Umarım Washington bu mesajı alır.