Berlin'den gelen son açıklamalar, uluslararası arenada adeta soğuk duş etkisi yarattı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Hamas'ın kendisine yönelik çağrısına verdiği yanıtta kelimeleri oldukça dikkatli seçti - ama mesaj son derece netti.
İsrail'in devam eden operasyonlarına ilişkin olarak Scholz'un söyledikleri, Berlin-Tel Aviv hattındaki diplomatik dengeleri yeniden tartışmaya açtı. "Bu saldırıların meşru bir zemine oturtulmaya çalışılması kabul edilemez" diyor Scholz, ses tonundaki ciddiyet her kelimesine sinmiş halde.
Diplomatik Satır Aralarındaki Gerilim
Aslında olan biten, geleneksel diplomatik nezaketin bir hayli ötesine geçmiş durumda. Hamas'ın Almanya liderine doğrudan hitap etmesi bile başlı başına olağandışı bir gelişme. Peki neden? Scholz'un açıklamaları, İsrail'in mevcut askeri stratejisine yönelik artan uluslararası endişelere tercüman oluyor adeta.
Berlin'deki ofisinden yapılan açıklamada, "Bu tür eylemlerin haklı gösterilme çabalarının derhal son bulması gerekiyor" ifadeleri dikkat çekiyor. Ve işte tam bu noktada, Almanya'nın geleneksel İsrail politikasında bir kırılma mı yaşanıyor sorusu gündeme geliyor.
Uluslararası Kamuoyundaki Yansımalar
Ortadoğu'daki bu karmaşık denklemde Almanya'nın tutumu her zaman merak konusu olmuştur. Tarihi bağlar, güncel çıkarlar ve insani kaygılar arasında sıkışıp kalan bir denge politikası... Scholz'un son çıkışı ise bu dengedeki ağırlık merkezini kaydırıyor gibi.
Düşünsenize - Hamas'ın çağrısına verilen bu yanıt, sadece bölgesel değil küresel bir mesaj niteliği taşıyor. Avrupa'nın lokomotif ülkesi, İsrail'e "dur" diyen bir dil kullanıyor. Bu hiç de alışıldık bir tablo değil.
Peki ya sonra? Diplomasi koridorlarında fısıltılar dolaşıyor: Acaba bu, Almanya'nın Ortadoğu politikasında kalıcı bir değişimin habercisi mi? Yoksa sadece güncel gelişmelere özgü geçici bir tepki mi?
Şu kadarını söyleyebilirim - Berlin'den yükselen bu ses, uluslararası ilişkilerdeki mevcut denklemleri yeniden hesap etmek zorunda kalacağımızın işareti. Ve bence asıl hikaye daha yeni başlıyor...
