Beyaz Saray'ın yeni sözcüsü Karoline Leavitt, daha ilk haftasında uluslararası medyanın karşısına çıktı ve herkesin merakla beklediği o soruya yanıt verdi. Ukrayna meselesi, tabii ki. Dünya basınının gözleri üzerindeyken, oldukça net ifadeler kullandı.
"Amerika Birleşik Devletleri'nin Ukrayna topraklarında asker bulundurma niyeti yok." Bu cümle, odadaki tüm nefesi bir anda çekti adeta. Leavitt, bunu söylerken ses tonundaki o kararlı vurgu, mesajın kime gittiğini açıkça belli ediyordu.
Peki ya sonrası? Asker göndermeyeceklerini söylüyorlar ama silah desteği ve eğitim misyonları tüm hızıyla devam edecek. Hani şu 'ama'lar vardır, asıl gerçek onların arkasına saklanır ya... İşte tam da öyle bir durum.
Dış Politika Ekseni ve Biden Yönetiminin Stratejisi
Bu açıklama, Biden yönetiminin dış politikadaki ana hatlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Doğrudan askeri çatışmaya girme niyetleri olmadığını vurgularken, bir yandan da Ukrayna'ya desteğin devam edeceğinin altını çizdiler. İki ucu keskin bir bıçak gibi, değil mi?
Washington'daki bazı gözlemciler, bu açıklamanın Moskova'ya yönelik bir 'mesaj' olduğunu düşünüyor. Rusya'ya 'daha fazla ilerleme olursa ne olur'u göstermek ister gibi bir tavırları var. Diplomasi dilinde buna 'kontrollü gerilim' diyorlar herhalde.
Leavitt'in basın toplantısındaki beden dili de oldukça dikkat çekiciydi. Sorulara verdiği yanıtlar, hazırlıklı olduğunu gösteriyordu ancak ara sıra gözlerinde beliren o tedirgin ifade... Sanki perdenin arkasında söylenmeyen daha çok şey vardı.
Uluslararası Kamuoyunun Tepkisi Ne Olacak?
Avrupa başkentlerinden henüz resmi bir açıklama gelmedi ama eminim ki birçok ofiste bu sözler defalarca analiz ediliyordur. NATO müttefikleri, ABD'nin bu tutumundan memnun mu yoksa endişeli mi? Sanırım ikisinin arasında bir yerlerde duruyorlar.
Rusya tarafından nasıl bir karşılık göreceği ise merak konusu. Bazen susmak, en sert cevap olabiliyor. Bakalım Kremlin'den çıkacak ses, nasıl bir tonlama taşıyacak?
Son dönemdeki gerilim tırmanışı düşünüldüğünde, Beyaz Saray'ın bu açıklaması bir tür 'durdurma işareti' olarak yorumlanabilir. Ya da belki de sadece stratejik bir hamlenin ilk adımıdır. Zaman gösterecek...
Bir kesim ise bu açıklamayı 'yetersiz' buluyor. Ukrayna'daki durum kritikleşirse ABD'nin tavrının değişip değişmeyeceği ise cevapsız kalan en büyük soru işareti olarak havada asılı duruyor.
